guzel

Turkish-English Phrases

(çok güzel ya da çok kötü olduğundan) tanımlanamaz
indescribable
(komedilerde) hoppa ve güzel hizmetçi kız rolü
(Fr.) soubrette
...'in güzel tarafı
the perks of ... Noun
abartılı güzel
pretty pretty
acayip güzel
stupendous Adjective
acayip güzel
marvelous Adjective
ağıza güzel koku vermek için sıvı
wash
Aman ne güzel!
Oh joy!
bataklık yerde yetişen güzel kokulu bir bitki
gale
bir mektuba güzel bir şekil vermek
to give a letter an attractive look Verb
birine güzel bir dayak atmak
to mop the floor with sb Verb
birinin güzel sözlerle gönlünü almak
to say nice things to sb Verb
cevher gibi kıymetli ve güzel şey
gem
çok güzel
far out
çok güzel
luscious Adjective
çok güzel
seraphic
çok güzel
gorgeous Adjective
çok güzel
fabulous Adjective
çok güzel
heavenly
çok güzel
ravishing
çok güzel
dreamy
çok güzel
superb
çok güzel
exquisite
Çok güzel görünüyor.
It seems very nice.
çok güzel kokulu
luscious Adjective
çok güzel mesken
excellent quarter
çok güzel ve çekici
smashing
çok güzel ve pahalı
luxurious Adjective
Çok güzel!
Capital!
Çok güzel!
That's capital!
dehşetli güzel
marvelous Adjective
duygularını güzel sözlerle ifade etmek
to give eloquent expression to one's feelings Verb
En güzel tarafı da bu zaten.
That's the beauty of it.
etkili ve güzel söz söyleme sanatı
eloquence
fikri ve güzel sanatlar konularında ince zevk sahibi
highbrow
genç ve güzel kadın
nymph
gençliğin en güzel çağında olmak
to be in the heyday of youth Verb
güzel
pretty
güzel
bonny
güzel
glorious Adjective
güzel
wonderful
güzel
sweet
güzel
well
güzel
picturesque
güzel
enchanting
güzel
favourable
güzel
goodly
güzel
jolly
güzel
beauteous
güzel
excellent
güzel
glad
güzel
to have a well-proportioned form
güzel
gallant
güzel
nifty Adjective
güzel
beautiful
güzel
pleasant
güzel
good
güzel
lovely Adjective
güzel
fine
güzel
a beauty
güzel
delicious Adjective
güzel
good-looking
güzel
pulchritudinous
güzel
seemly
güzel
showy
güzel
sonsy
güzel
spiffing
güzel
brave
güzel
braw
güzel
budgeree
güzel
comely
güzel
corking
güzel
fair
güzel
groovy
güzel
likely
güzel
nice
güzel
ornamental
güzel
wally
güzel ama ahmak kadın
doll
güzel ama aptal kadın
bimbo Noun
güzel bahane
fine excuse
güzel bir azar
sound trimming
güzel bir elyazısıyla
in a fine hand Adverb
güzel bir gün
fair day
güzel bir manzaraya hâkim olmak
to command a fine view Verb
güzel bir mülkü olmak
to own a fine place Verb
güzel bir şekilde
elegantly Adverb
güzel bir şekilde
nicely Adverb
güzel bir şekilde
finely Adverb
güzel bir servet
snug fortune
güzel çiftlik
tidy farm
güzel el yazısı
good hand writing
güzel el yazısı
neat handwriting
güzel el yazısı
good hand
güzel el yazısı
calligraphy
güzel elişi
fancywork
güzel endam
neat figure
güzel evrilip çevrilmiş cümleler
well-rounded periods Noun
güzel gün
pleasant day
Güzel günlerdi.
Good times.
güzel hava
fair weather
güzel havanın sürmesi
continuance of fine weather
güzel havanının hüküm sürdüğü dönem
spell of fine weather
güzel hazırlanmış yemek
nicely prepared meal
güzel kadın
beauty Noun
güzel kadın
belle
güzel kişi
beauty Noun
güzel kız
dish
güzel koku
aroma
güzel koku
perfume
güzel koku
perfumery
güzel koku
lavender
güzel koku
fragrance
güzel koku seçmek
to scent Verb
güzel koku sürmek
to perfume Verb
güzel koku yaymak
to perfume Verb
güzel kokulu
fragrant
güzel kokulu
aromatic
güzel kokulu bitkiler karışımı
(Fr.) potpourri
güzel konuşma
capital speech
güzel konuşma
rattling good speech
güzel konuşma sanatı
The art of public speaking
güzel konuşma yeteneği olmak
to have a silver tongue Verb
güzel konuşmak
to talk fine Verb
güzel manzara
fine view
güzel melodili kısım
melodic passage
Güzel olmuş mu?
How do you like it?
güzel otomobil
smart motorcar
güzel sanatlar
polite arts Noun
güzel sanatlar
the fine arts Noun
güzel sanatlar
fine arts Noun
güzel sanatlar akademisi
the academy of fine arts
güzel sanatlar bakanlığı
arts ministry
Güzel Sanatlar Fakültesi
Faculty of Fine Arts Noun, Education-Training
güzel sanatlar galerisi
fine art gallery
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü
Directorate General of Fine Arts Noun, Organizations
güzel sanatlar meraklısı
esthete n
güzel sanatlar meraklısı kimse
virtuoso
güzel sanatlar müzesi
art museum
güzel sanatlar öğrencisi
art student
güzel sanatlar okulu
art school
güzel sanatlar yapıtı
collosal art
güzel sanatlar yurdu
home of the fine arts
güzel sanatlara ait
artistic
güzel sanatlara karşı yetenek
virtuosity
güzel sanatların dallarında tarz
genre
güzel şey
beauty Noun
güzel şey veya kimse
peach
güzel söz söylemeye ait
rhetorical
güzel sözler
sympathetic words Noun
güzel sözler
sympathic words Noun
Güzel ve Çirkin
Beauty and the Beast Proper Name, Language-Literature
güzel ve rahat konuşabilen
glib
güzel ve sağlıklı olmak
to bloom Verb
güzel ve yalın
elegant
güzel yanıt
kind answer
güzel yazı
calligraphy
güzel yazı yazmak
to write a good hand Verb
güzel yemek
fine dinner
güzel yüzlü kanatlı çocuk ya da çocuk başı
cherub
Hayatımızın En Güzel Yılları
The Best Years of Our Lives Proper Name, Cinema
hoş ve güzel kokulu
balmy
kendine güzel bir hafta sonu tatilini uygun görmek
to treat oneself to a good weekend holiday Verb
kupu güzel
(dress) beautifully cut
masum ve güzel görünüşlü insan
cherub
mektup bu ba güzel bir şekil vermek
to give a letter an attractive look Verb
mevkii güzel ev
well- situated house
Ne güzel olur.
I'd like to. Sentence
Ne güzel olur.
I'd like that. Sentence
özlem duyulan eski güzel günler
the good old times Noun
reklamlara çıkan güzel kız
glamo u r girl
tadı güzel
toothsome
telaffuzu güzel
well spoken
türünün güzel örneği
beauty Noun
Uyuyan Güzel
Sleeping Beauty Names
Uyuyan Güzel
Sleeping Beauty Proper Name, Language-Literature
yediğim en güzel yemek
the best meal I have ever eaten
zihninde güzel anısını saklamak
to have a pleasant memory for sb Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

güzel
Göze ve kulağa hoş gelen, görülmesi, ... insana zevk veren, cemil