… yüzünden/sebebiyle.
I suffered at his hands: Onun yüzünden ıstırap çektim.
hayatıni tehlikeye atmak
Verb
ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmak
Verb
hayatını tehlikeye atmak
Verb
bütün işçilerini işten çıkarmak
Verb
korkudan eli ayağı titremek, dehşete kapılmak.
(zaman) geçmek bilmemek
Verb
(zaman) bir türlü geçmek bilmemek
Verb
elinde boş bir ev olmak
Verb
çok meşgul olmak, başını kaşıyacak vakti olmamak, işi başından aşmak, başka işe vakti olmamak.
kazanacağından emin olmak
Verb
duruma hâkim olmak, başarıdan emin olmak.
elinden çıkmış, sorumluluğu dışında.
bir sorunu birinin ellerine tevdi etmek
Verb
kaderini birinin ellerine bırakmak
Verb
(düşmanın) ekmeğine yağ sürmek, ona çıkar sağlayacak bir iş yapmak.
birinin ekmeğine yağ sürmek (ona çıkar sağlamak).
kozunu meydana koymak, (iskambil) elini açmak.
(a) isteksizce alkışlamak, oyuna/temsile pek ilgi göstermemek, (b) boş oturmak, hiçbir şey yapmamak.
eli kolu bağlı durmak, hiçbir iş yapmamak, oturup beklemek.
cesaret/kuvvet bulmak, canını dişine takmak, bütün cesaretini toplamak, (zor/tehlikeli bir işe) cesaretle atılmak.
daima ölümle karşı karşıya olmak, ölüm tehlikesine maruz bulunmak, kelleyi koltuğa almak.
kellesini koltuğuna almak.
hayatını tehlikeye atmak
Verb
hakkını kendi eliyle almak, bizzat ihkakı hak etmek, öç almak.
kanunu kendi eline almak
Verb
adaleti kendi eline almak
Verb
yenilgiyi kabul etmek, pes demek.
birisini etkisiz hale getirmek, ellerini bağlamak.
elini eteğini çekmek, artık karışmamak, ilgilenmemek, sorumluluğu üzerinden atmak, sıyrılmak.
(a) elini eteğini çekmek, ilişiğini kesmek, ilgisi kalmamak.
We washed our hands of politics long ago. (b) sorumluluğu üzerinden atmak, işi başından savmak.
The school washed its hands of the students' behaviour during spring recess.
maaş pazarlığına karışmamak
Verb
tarafınızdan imzalanmıştır
asilerin elinde olmak
Verb
bütün mürettebatıyla batmak
Verb
batıp tek kurtulan olmamak
Verb
yardımcıya ihtiyaç olmak
Verb
birini düşmana teslim etmek
Verb
el deki senetler el sıkışarak
el değiştirmek, iyeliği başkasına geçmek.
el değiştirmek, başkasının eline/mülkiyetine geçmek.
davacının davasının dinlenebilmesi için aranan kusursuzluk şartı
birinin ellerine teslim etmek
Verb
mertçe savaşmak/mücadele etmek.
birini bir şeye zorlamak
Verb
Sadece iki elim var/kırk işi birden yapamam.
Benim elimden çıktı, elimde değil.
(a) ortak olmak, ortaklık kurmak, (b) evlenmek.
(a) elele tutuşmak, (b)
mec. işbirliği yapmak, yardımlaşmak.
(hükümette büyük bir mevkie atanınca) kralın/kraliçenin elini öpmek.
birinin elinde olmak
Verb
birinin eline yetki vermek
Verb
bir geminin bütün mürettebatıyla birlikte batması
(para) birinin elinde eriyip gitmek
Verb
Çin'de yıllarca yaşamış batılı gazeteciler ya da diplomatlar
Noun
her tarafta(n), her yerde(n).
birinin elinden çıkmak
Verb
birçok kez el değiştirmek
Verb
birçok kez el değiştirmek
Verb
sorunu birinin ellerine tevdi etmek
Verb
bir işi birine tevdi etmek
Verb
işi birine tevdi etmek
Verb
birinin emanet etmek
Verb
!: Eller yukarı! Teslim ol!
put up one's hands: ellerini yukarı kaldırmak, teslim olmak.
birinin ellerine teslim olmak
Verb
birinin ellerine terk etmek
Verb
bazı sanayileri özelleştirmek
Verb
tereyağı yapmakta kullanılan yassı bir tahta alet.
el sıkışmak, tokalaşmak.
shake someone's hand= shake someone by the hand: birinin elini sıkmak/tokalaşmak.
shake hands on it: bir konuda uzlaşıp el sıkışmak.
birinin elinden kaçmak
Verb
pazarlıkta anlaşıp el sıkışmak.
bir işi birinin elinden almak
Verb
her iki taraftan da armağan almak
Verb
el kaldırarak oylamak
Verb
el kaldırarak oylama yapmak
Verb
(a) (a) kolayca, zahmetsizce, hiç zorluk çekmeden, parmağını oynatmadan.
win hands down: kolayca/zahmetsizce
kazanmak.
He won the contest hands down. (b) itirazsız, su götürmez bir şekilde.
Elleme ! El sürme ! Dokunma
masasından kalkarak işin her aşamasına bedensel olarak katılan yönetici
eller yukarı! davranma!
Exclamation
! (savaş gemisinde) herkes yerine!
… aracılığı ile, vasıtasıyla, eliyle.
başka birinin elinde alet olmak
Verb
tefecilerin elinde olmak
Verb
tefecilerin el inde olmak
Verb
polis makamlarının elinde olmak
Verb
şantajcı eline düşmek
Verb
şantajcı eline düşmek
Verb
düşmannın eline düşmek
Verb
düşmanın eline düşmek
Verb
biri tarafından yakalanmak
Verb
birinin eline geçmek
Verb
birinin eline düşmek
Verb
(sevgi eseri olarak) elele tutuşmak, (birinin) elini tutmak.
biriyle birlikte çalışmak
Verb
karışmamak, müdahale etmemek, dokunmamak, el sürmemek, ellememek, uzak durmak,
argo burnunu sokmamak.
The government should keep hands off in the internal affairs of other countries.
Verb
(a) birisini yakalamak, tutuklamak, ele geçirmek, enselemek, (b) (dinî törende papaz) elini birinin başına
koymak, kutsamak, takdis etmek, (c) el uzatmak, tecavüz etmek, saldırmak, dövmek.
tutmak, yakalamak, ele geçirmek, bulmak, yakasına sarılmak.
elele vermek, başbaşa verip istişare etmek.
...'nın eline geçmek
Verb
bütün tayfaları güverteye çağırmak
Verb
bir davayı avukatın ellerine emanet etmek
Verb
bir şeyi birine (yapması için) vermek
Verb
birinin ekmeğine yağ sürmek (ona çıkar sağlamak).
iyi elbirliği yapmak
Verb
kendini birinin eline teslim etmek
Verb
kendini birinin eline teslim etmek
Verb
canını ...'e emanet etmek
Verb
bir pazarlığı tokalaşarak sona erdirmek
Verb
hareket serbestliğini kısıtlamak
Verb
kolayca kazanmak/başarmak/yenmek. 10
win the day = win the field: başarmak, savaşı kazanmak, galip gelmek, zafere ulaşmak.