have in

  1. (a) hazır bulundurmak, depo etmek.
    Has she got enough sugar in? (b) (bir iş yapmak için) birisini
    eve getirtmek.
    We are having the builders in next week to improve the kitchen. (c) (birisini eve) davet etmek.
    We are having some friends in for coffee on Sunday evening.
adam kullanmak Verb
US depoda mevcudu olmak Verb
hatırında tutmak, aklında olmak.
yürürlükte bulundurmak Verb
uygulamak Verb
bir ...'e sahip olmak Verb
niyeti olmak Verb
elde mevcut olmak Verb
biri için bir şey bulundurmak Verb
izinde olmak Verb
(a) yedekte bulundurmak, (b) peşine takıp gezdirmek, her yere beraberinde götürmek.
niyetinde olmak Verb
ortak çıkarları olmak Verb
ortak menfaati olmak Verb
ortak menfaatleri olmak Verb
(a) duruma hâkim olmak.
We have the matter in hand. The children must be taken in hand. (b) girişmek,
ele/üstüne almak, deruhte etmek.
The superviser promised to take the matter in hand.
000 dolar yatırmış olmak Verb
(birini) eve davet etmek.
gerçekte dayandığı temeli olmak Verb
(a) pirelenmek, endişelenmek, işkillenmek, (b) acayip/garip (fikirleri) olmak, acayip fikirler beslemek,
aklını bir şeyle bozmak.
He has a bee in his bonnet about health food.
bir projenin ya da kanun teklifinin raportörü olmak Verb
ağzı acı olmak Verb
(US) borsada iyi tanınmak Verb
bir şeyle doğrudan doğruya ilgilenmek Verb
hesabında tutarsızlık olmak Verb
İngilizce temeli iyi olmak Verb
birinin gözünde itibarlı olmak Verb
kendi alanında büyük ün yapmış olmak Verb
bir şirkette yarı hissesi olmak Verb
bir firmanın yarısının sahibi olmak Verb
(içinde) parmağı olmak, ilgisi/dahli olmak, kısmen sorumlu olmak.
He has his hands in everything:
Her işte onun parmağı var.
He has a hand in the theft.
bir işle ilgisi olmak, bir işte parmağı/dahli olmak.
bir işte çalışmayı düşünmek Verb
bir iş kurmayı düşünmek Verb
biraz para biriktirmiş olmak Verb
kafasında çok şey olmak Verb
üzülmek, vicdan azabı çekmek, yüreğinin yağı erimek, boğazı tıkanmak/düğümlenmek.
işin içinden çapanoğlu çıkmak Verb
sayfiyeye kaçmak Verb
parlamentoda sandalyesi olmak Verb
parlamento da sandalyesi olmak Verb
kabinede sandalyesi olmak Verb
kabine de sandalyesi olmak Verb
bankada hissesi olmak Verb
bir bankada hissesi olmak Verb
işte payı olmak Verb
bir teşebbüste payı olmak Verb
bir girişimde payı olmak Verb
bir işte payı olmak Verb
sayfiyede küçük bir mülkü olmak Verb
bir yerde maddi menfaati bulunmak Verb
piyangoya para yatırmış olmak Verb
bir teşebbüs düşünmek Verb
bir şirkette sermayesi olmak Verb
yönetimde söz sahibi olmak Verb
çok acıkmak Verb
kurt gibi aç olmak Verb
kulağına fısıldamak, gizlice söylemek.
tüm servetini hisse senet dilerine yatırmış olmak Verb
tüm servetini hisse senetlerine yatırmış olmak Verb
bir işte faal hissesi olmak Verb
bir malı stokta bulundurmak Verb
nefis giyim zevki olmak Verb
pahalı giyim zevki olmak Verb
konuşma özürlü olmak Verb
alakadar olmak Verb
bir işte payı olmak Verb
şirkette hissesi bulunmak Verb
bir şirkette payı olmak Verb
bir mirasta payı olmak Verb
kârda payı olmak Verb
bir araştırma ile yükümlü olmak Verb
yerinde duramamak, kabına sığamamak, bir iş yapmaya/bir şey söylemeye can atmak.
She's had ants in
her pants ever since she won that ticket to Hawai: Havai'ye bilet kazandığından beri yerinde duramıyor.
yerinde duramamak Verb
(Br) hırpalanmış olmak Verb
kasa da parası olmak Verb
kasada parası olmak Verb
daha iyi günler görmüş olmak Verb
gazete haberlerine güvenmek Verb
iki yakayı bir araya getirmede güçlükle karşılaşmak Verb
...'e inancı tam olmak Verb
birine her bakımdan güvenmek Verb
her şey yerli yerinde olmak Verb
nefis giyim zevki olmak Verb
pahalı giyim zevki olmak Verb
inanmak Verb
birine güvenmek Verb
tarihte yer almak Verb
mayası iyi olmak Verb
stokta malları olmak Verb
mal satmak Verb
tahtası eksik olmak Verb
(a) hazır bulundurmak, depo etmek.
Has she got enough sugar in? (b) (bir iş yapmak için) birisini
eve getirtmek.
We are having the builders in next week to improve the kitchen. (c) (birisini eve) davet etmek.
We are having some friends in for coffee on Sunday evening.
dil öğrenmede büyük yeteneği olmak Verb
dil öğrenmeye çok yatkın olmak Verb
hayatta büyük başarı kazanmak Verb
Parlamentoda büyük nüfuzu olmak Verb
saçına röfle yaptırmak Verb
birçok şirkette hissesi olmak Verb
kin/garez beslemek, kinci olmak.
She has it in for me because I didn't invite her.
(birisine) kin beslemek/diş bilemek.
kabiliyeti olmak.
çantada keklik saymak Verb
çanta da keklik saymak Verb
mücevherleri emanette olmak Verb
uyuşmazlıklara bakma yetkisine sahip olmak Verb
bir şirkette büyük parası olmak Verb
ağır hareket eder olmak Verb
çok önemli olmak Verb
bir işletmede iştiraki olmak Verb
yeterli miktarda parası olmak Verb
yeterli parası olmak Verb
bankada parası olmak Verb
(Br) devlet tahvillerine para yatırmış olmak Verb
ne de parmağı olmak Verb
ortak benzerlikleri olmamak Verb
bir işte parmağı olmamak Verb
işini sevmemek Verb
kendine ait geliri olmamak Verb
bir firmada parasal payı olmamak Verb
bir komploda parmağı olmamak Verb
bir şeyde rolü olmamak Verb
bir şeyde katkısı olmamak Verb
bir konuda söz sahibi olmamak Verb
payı olmamak Verb
hiç canlılığı olmamak Verb
bir konuda sözü geçmemek Verb
biriyle ortak yanı bulunmamak Verb
herhangi bir mevki beklentisi olmamak Verb
bir ayağı hapiste olmak Verb
organize olmak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
işleri düzene koymak Verb
iyi nişancı olmak Verb
benimsemek, kendini vermek, iyice ilgilenmek.
I tried to learn music but I didn't have my heart in
it (my heart wasn't in it).
(a) çok korkmak, ödü kopmak, (b) meyus olmak, fütur getirmek.
yüreği ağzına gelmek, ödü kopmak, çok endişeli/üzüntülü olmak.
gönlü iş inde olmak Verb
işini sevmek Verb
her şeye karşın iyi niyetli olmak Verb
parasını yüzde yedi faiz üzerinden yatırmış olmak Verb
(Br) parasını devlet tahvillerine yatırmış olmak Verb
müflis ilan edilmek Verb
birinin yakasına yapışmak Verb
...'de faaliyet göstermek Verb, Management
oynamak Verb
Oxford'dan mezun olmuş olmak Verb
bir seçimde birinin desteğini elde etmek Verb
açık vermek Verb
el de çok parası olmak Verb
vasiyetnamesinde birine 200,000 dolar bırakmak Verb
birini akşam yemeğine beklemek Verb
(US) tahammülünü yitirmek Verb
birini otoritesi altında bulundurmak Verb
birine hâkim olmak Verb
birini zaptetmek Verb
birini avuç unda tutmak Verb
hapsettirmek Verb
bir şeyi yazılı olarak elde etmek Verb
bir şey tasarlamak Verb
elinde bir işi olmak Verb
el inde bir işi olmak Verb
kastetmek Verb
bir şeyi korumakla görevli olmak Verb
bir servete kendi başına sahip olmak Verb
bir şeyin zilyedi olmak Verb
bir şeye sahip olmak Verb
aklında bir şey olmak Verb
gözleri parlamak.
işini sistemli yapmak Verb
doktor çağırmak.
bir üretimde yegâne hak sahibi olmak Verb
bir üretimde tekel hakkına sahip olmak Verb
kazanacağından emin olmak Verb
hortlak görmüş gibi olmak Verb
korkunç görünmek Verb
duruma hâkim olmak, başarıdan emin olmak.
kamuoyu kendinden yana olmak Verb
duruma hâkim olmak Verb
körkütük sarhoş olmak Verb
hayatında çok kitap okumuş olmak Verb
iyi yürekli/cömert/merhametli/âlicenap olmak, iyi niyetli olmak.
His heart is in the right place:
(Herşeye rağmen) iyi niyetlidir.
(birisini) avucunun içine almak, bir kimse üzerinde büyük nüfuz ve kudreti olmak.
akıl ımda
doktorlara inanmam
hiç bir ortak yanları yok
kıçı sıkışmak, belaya çatmak, başı belaya girmek.
hisse senetlerine 10
çorabında kaçık olmak Verb
delirmek, aklını kaçırmak, delice/saçmasapan fikirleri olmak.
bu sömestre öğrenci ortalamasının düşük olması
denetçilerin hesaplarda inceleme yapması
bu yaptığını nasıl açıklamak yacaksın ?