hew

  1. Verb (balta, kılıç vb. ile vurarak) kesmek, yarmak, biçmek.
    He hewed down the tree.
    hew one's way
    through: kılıç vb. ile vurarak kendine yol açmak.
  2. Verb yontmak, çentmek, oymak, yontarak şekil vermek.
    to hew a statue from marble. to hew stone for building.
    to hew logs into beams.
    to hew out a small canoe: yontarak küçük bir kayık yapmak.
  3. Verb budamak.
    to hew branches from the tree.
  4. Verb devirmek, (keserek) yere yıkmak.
    trees hewn down by the storm: fırtınanın devirdiği ağaçlar.
kılıç vb ile vurarak balta girmemiş ormanda kendine yol açmak Verb
kendine bir meslek edinmek Verb
(US) tedbirli ilerlemek Verb
baltalamak Verb
(kendi gayret ve çalışması ile) sağlamak, elde etmek, temin etmek, zahmetle meydana getirmek.
hew
out a career for oneself: çalışıp çabalayarak bir meslek edinmek.
He hewed out an important position for himself in the company.
çalışıp çabalayarak mesleğinde ilerlemek Verb
uymak, riayet etmek, yolundan gitmek.
hew to the line: kurallara harfiyen uymak.
The newspaper
hews strictly the party line: Gazete parti ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalıyor.