çevre yolu: şehrin çevresini dolaşan anayol.
Noun
bir karayolunu seyrüsefere açmak
Verb
bir yolun seyrüsefere açılması
bölünmüş anayol: gidiş-geliş yolları arasında güvenlik şeridi bulunan yol.
devlet yolu: İngilterede millî hükümet, Kanadada provens hükümeti tarafından yaptırılan geniş karayolu.
Kraliçe hükümdar ise:
Queen's highway.
Noun
(US) birçok paralel yoldan oluşan trafik yolu
bir karayolunu tıkamak
Verb
cadde boyunca gitmek
Verb
(US) Karayolları İnşaat ve Bakım Kanunu
(US) karayolu nakliyecisi
(Br) karayolları nizamnamesi
(Br) karayolları trafik kanunu
karayolu inşaat müdürlüğü
(US) karayolu bakım ve yararlanma kanunları
Noun
karayolu ışıklandırılması
(Br) karayolu bakım vergisi
karayolları vergileri
Noun
(a) soygun(culuk), yolkesicilik, eşkiyalık, (b) aşırı/fahiş kâr (sağlama), (ticarette) sogunculuk, vurgunculuk.
eşkiyalık, haydutluk, yolkesme.
to commit highway robbery: eşkiyalık/haydutluk yapmak, yolkesmek.
karayolları idaresi memuru
karayoluları idaresi memuru
karayolları trafik sistemi
karayoluları trafik sistemi
(US) karayolları eşya nakliyeciliği
karayoluları eşya nakliyeciliği
(US) karayollarını kullanma harcı
başarıya giden doğru yolda olmak
Verb
bir karayolunun bakım ve onarımını yapmak
Verb
karayolunu tehlikeye sokma
tekrar üretmek için hiçbir önlem almadan doğal kaynakları tüketen ekonomi
Asya Karayolları Ağı Hükümetlerarası Anlaşma
Noun, International Law