içinden

Turkish-English Translation

  1. through
  2. at heart
  3. ab initra
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

içinden ateş
flow through Aviation
içinden bağ
lace
içinden başka bir sayının çıkartıldığı sayı
minuend
içinden çıkılamaz
inextricable
içinden çıkılamaz durum
impasse
içinden çıkılamaz güçlük
conundrum
içinden çıkılması güç
intricate
içinden çıkılmaz
inextricable Adjective
içinden çıkılmaz bir şekilde
inextricably Adverb
içinden çıkılmaz durum
Catch-22
içinden çıkılmaz durum
Catch-22 situation
içinden çıkılmaz hal
fix
içinden çıkılmaz iş
jigsaw puzzle
içinden geçenleri açıkça göstermek
to wear your heart on your sleeve Verb
içinden geçilmez
impermeable
içinden geçip gitmek
to travel through Verb
içinden geçirmek
to think to yourself Verb
içinden geçirmek
to run through Verb
içinden geçirmek
to get through Verb
içinden geçmek
to pass through Verb
içinden geldiği gibi
on the first impulse
içinden geldiği gibi
impulsive nature
içinden geldiği gibi davranmak
to act on impulse Verb
içinden geldiği gibi hareket etme
to act without restraint
içinden geldiği gibi yaşamak
to follow only one's own inclinations Verb
içinden gelmek
to feel like doing Verb
içinden gelmek
to feel up to Verb
içinden henüz vergi düşürülmemiş kâr
pretax pims
içinden karşı konamayacak bir dürtü duymak
to feel an irresistible impulse Verb
içinden maden cevheri alınmış değersiz toprak
gangue
içinden okumak
to read silently Verb
içinden öyle gelmek yorsa
if you feel (so) inclined
içinden sıvının aktığı uç
spout
içinden umulmadık bir şey çıkan paket
surprise packet
içinden yürüyerek geçmek
to march through Verb
(otomobil içinden seyredilen) açık hava sineması
ozoner
bir şeyi birden içinden geldiği için yapmak
to do something on a sudden impulse Verb
bir zorluğun içinden çıkmak
to get on one's land legs Verb
birşeyi birşeyin içinden geçirmek
to poke something through something Verb
düşünmeden içinden geldiği gibi davranmak
to be impulsive in one's action Verb
gel de işin içinden çık
pretty state of affairs
hile ile işin içinden sıyrılmak
to shirk Verb
iç borç (devlet borcunun ülke içinden sağlanan kısmı
internal debt
iç ulusal borç (milli borçların ülke içinden sağlanan bölümü
internal national debt
işin içinden çapanoğlu çıkmak
to have a rub in it Verb
işin içinden kendini sıyırmak
to squirm out of it Verb
kalabalık içinden kendine bir yol açmak
to wangle one's way through the crowd Verb
memleket içinden sağlanan kredi
domestic loan
mezar açıp içinden cesedi çıkarma izni
permission to dispose of a body
öyle veya böyle işin içinden çıkmak
to wangle through somehow Verb
şirket içinden yapılan suikast
intra enterprise conspiracy
yanardağ içinden çıkmış
volcanic
Turkish-English phrases from Zargan's own database