indent

  1. girintili çıkıntılı olmak, girinti-çıkıntılar yapmak.
    The sea indents the coast. An indented coastline.
  2. içerlek yazmak, içeriden başlamak, paragraf başı yapmak.
    You must indent the first line of each paragraph.
  3. diş diş olmak, çentiklenmek, çentilmek.
    The rim of the plate was indented.
  4. diş /tırtık açmak, diş diş kesmek, kenarlarını oymak.
  5. çentmek, çentik açmak, çentiklemek.
  6. senetle birini uşaklığa vermek.
  7. ambardan erzak verilmesini resmen emretmek.
  8. iki nüsha halinde istem belgesi (talep müzekkeresi) kesmek.
  9. Military talepte bulunmak.
  10. senetli sözleşme yapmak.
  11. (bkz: indentation ).
  12. (bkz: indention ).
  13. (bkz: indenture ).
  14. diş, çenik, tırtık.
  15. hükümet bonosu, hükümetin halktan borç aldığı parayı ve faizini gösteren senet.
  16. talepname, istem belgesi, sipariş emri.
gönderilecek malların niteliklerini gösteren
nakliye firmasına seçme hakkı vermeyen kapalı sipariş
acenteye seçim hakkı tanımayan kapalı sipariş
dış ülkedeki acentaya verilmiş mal siparişi
malların kimden tadarik edileceğini belirten
gönderilecek malların tüm özelliklerini belirleyen
asılı girinti Information Technology
açık sipariş
acentenin satın alacağı malların markasını seçmekte serbest olduğu açık sipariş
nakliye firmasının alacağı malların markasını dilediği gibi seçmeye hakkı olduğu açık sipariş
(Br) abonman makbuzu
öteberi almak için karne
Sağdan girinti Information Technology
ısmarlamak, sipariş etmek.
The firm indented for new machinery.
satırı içerlek başlatmak Verb
bir satırı içerlek başlatmak Verb
(US) yabancı satıcılar hakkında bilgi sahibi ithalatçı şirket
birine bir şey sipariş vermek Verb
bir paragrafın birinci satırını içerlek yazmak Verb
iki nüsha olarak imzalamak Verb
birine bir şey ısmarlamak Verb