keeping

  1. Noun uygunluk, muvafakat, tevafuk.
    in keeping with: -e göre, -e uygun olarak.
    Don't trust him, his
    actions are not in keeping with his promises.
    out of keeping with: -e uymaz/uygun değil.
  2. Noun koruma, himaye, muhafaza, bakım.
    be in someone's keeping: birinin himayesinde olmak.
    He has
    ten children in his keeping.
  3. Noun geçim, maişet, nafaka, gıda, yiyecek, erzak.
    He provided good keeping for the cattle.
  4. Noun beslenme, bakım.
  5. Noun örf, âdet, töreye/an'aneye bağlılık/riayet.
  6. Noun (ilerisi için) saklama, muhafaza.
ön muhasebe Noun, Accounting
defter tutma Noun, Accounting
bir şeyi korumakla görevli olmak Verb
iyi korunmakta olmak Verb
bütçe yönetimi
kasadarlık
sütun defter tutma sistemi
maliyet hesaplama
sır saklama
saklansın diye kıymetli eşyalarını müdüre emanet etmek Verb
çift yanlı işleme yöntemi
bulanın malı, kayıp eşyayı bulanın onu kendine maletmesi
arşivcilik
sır saklama
alıkoyma
defter tutma
satışa çıkarma
(icra iflas kanunu) alacaklılardan gizlenme
(öğrenci) izinsiz bırakma
sahipsiz mallara bakma
zabıt tutma
arşive bakma
bir şeye bulaşmaktan kaçma
(US) oturma odası Noun
barışı koruma
boğazına dikkat etmek Verb
bir şeye uygun olmamak Verb
büyük defter tutma personeli
karı koca gibi yaşamak Verb
stok kodu Noun
zaman tasarruf ödülü
zamandan tasarruf ödülü