kurşun

Turkish-English Translation

  1. Noun, Environment-Ecology lead
  2. missile
  3. bullet
  4. pellet
  5. leaden
  6. lead seal
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

domdom kurşunu
dumdum bullet Noun, Military
Kurşun, çinko ve kalay üretimi (NACE kodu: 24.43)
Lead, zinc and tin production (NACE code: C24.4.3) Noun, Trades-Professions
giderken havada iz bırakan kurşun
tracer bullet
gümüş kurşun
silver bullet Noun
külçe kurşun
lump of lead
külçe kurşun
pig-lead
seken kurşun
ricochet Noun
serseri kurşun
stray bullet
Kurşun Asker
The Steadfast Tin Soldier Proper Name, Language-Literature
kurşun boru
lead pipe
kurşun deliği
bullet hole Noun
kurşun dökmek
to cast lead Verb
kurşun geçirmez
bullet proof
kurşun geçirmez
bulletproof Adjective, Textile Industry
kurşun geçirmez cam
bulletproof glass Noun
kurşun geçirmez yelek
bulletproof jacket
kurşun geçirmez yelek
bullet proof-jacket
kurşun gibi
like a shot
kurşun gibi (hızlı
like as hot
kurşun gibi ağır
as heavy as lead Adjective
kurşun gibi ağır
heavy as lead
kurşun gibi maddelerin buğusundan oluşan toz
fume
kurşun kadar ağır
as heavy as lead Adjective
kurşun kalem
black lead
kurşun kalem
lead pencil
kurşun kalem
pencil
kurşun kalemle çizilmiş şema
pencil sketch
kurşun kalemle işaret koymak
to work something in pencil Verb
kurşun levha
sheet-lead
kurşun levha
strips of lead
kurşun menzili
shot
kurşun mühürlü taşıt aracı
sealed vehicle
kurşun tabut
lead coffin
kurşun ve gülle atan her çeşit silah
gun
kurşun ve kalay alaşımı
pewter
kurşun ve lehim işleri
plumbing Noun
kurşun yağmuru
shower of lead
kurşun yağmuruna tutulmak
to be sprayed with bullets Noun
kurşun yarası
bullet wound Noun, Medicine
kurşun yarası
gunshot wound Noun, Medicine
kurşun zehirlenmesi
lead poisoning
(birine) kurşun sıkmak
to plug Verb
akü başlığı (plaka gruplarını bağlayan kurşun bağlantı
accumulator grid
bataryada kullanılan delikli kurşun levha
grid
içi kurşun kaplı çay sandığı
tea chest
kafasına kurşun sıkmak
to blow one's brains out Verb
kalay ve kurşun alaşımı
trifle
meteliğe kurşun atmak
to be broke Verb
müsaade edilen kurşun içeriği
permissible lead content
sert kurşun kalem
fine pencil
üzerine kurşun veya taş yağdırmak
to pepper Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ağır, yumuşak, kolayca dövülebilen, mâviye çalan ... Pb olan metal element
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.