ladder

  1. merdiven, el merdiveni, süllüm.
  2. merdivene benzer şey, kademeli/basamaklı şey, kademe, basamak.
    This company has an elaborate promotion ladder .
  3. (çorapta) (a) kaçık, (b) (çorap) kaçmak, (çorabı/ilmeği) kaçırmak.
  4. yükselme aracı.
  5. balık geçidi: balıkların akıntıya/baraja yukarı çıkabilmeleri için yapılan kademeli su havuzcukları.
çorabında kaçık olmak Verb
odaya bir merdivenle çıkmak Verb
gemi merdiveni
borda iskelesi.
havaî merdiven, yangın/itfaiye merdiveni, ekseriya kamyona monte edilmiş uzatılabilen merdiven.
birini çıktığı yerden alaşağı etmek Verb
sosyal merdivende bir basamak daha çıkmak Verb
ip merdiven
maliyet merdiveni
gelir cetveli
uzar merdiven
çekilerek uzayan merdiven
yangın merdiveni Noun, Architecture
balık savağı: bir baraj etrafında som balığı vb.'nin akıntıya karşı yukarı çıkabilmeleri için yapılmış basamaklı havuz. Noun
açılır kapanır merdiven
başüstü merdiveni
merdivenli itfaiye kamyonu.
hook-and-ladder truck ile ayni anlama gelir. Noun
Jacob's ladder (2).
süllüm-otu
(Polemonium caeruleum): yapraklarının dizilişi merdiveni andırır. Noun, Botany
(tahta basamaklı) ip merdiven, şeytan çarmığı, süllüm. Noun, Maritime Traffic
Yakubun rüyasında gördüğü yerden göğe uzanan merdiven. Noun
çıktıktan sonra nankörlük etmek Verb
dayama merdiven
ast durumda olanlar
merdivenin son basamağına çıkmak Verb
merdivenin en üst basamağına çıkmak Verb
ip merdiven. Noun
hücum merdiveni, yüksek duvarlara tırmanma merdiveni. Noun
körkütük sarhoş olmak Verb
apaçık görmek Verb
gemi merdiveni
ayaklı merdiven Noun
merdiven-arkalık: yatay çıtalardan oluşan sandalye arkalığı.
ladder-back = ladder back chair ile ayni anlama gelir. merdiven-arkalıklı sandalye.
ladder-back = ladder back ile ayni anlama gelir. merdiven-arkalıklı sandalye.
başarı merdiveni
merdiven biçimli dikiş. Noun