leading

  1. Adjective sayılı
  2. lead ile ayni anlama gelir. (matbaacılıkta) satırlar arasını açmak için kullanılan ince kurşun
    cetvel, satırarası cetveli, anterlin.
  3. başlıca, bellibaşlı, en önde/başta gelen, en önemli, baş.
    He was the leading writer of our time.

    The leading lady/man in a play: piyeste baş rolü oynayan kadın/erkek oyuncu.
  4. birinci, en önde/başta giden.
    He rode the leading car.
  5. yol gösteren, rehber olan, yöneten, yön veren, kılavuzluk eden.
  6. önderlik, liderlik, rehberlik, kılavuzluk.
  7. önder, rehber, yöneten/sevkeden şey/kimse.
  8. lead ile ayni anlama gelir. satır arası cetveli.
ön de gelmek Verb
belli başlı gündelik gazeteler Noun
yol göstericiler
bir firmanın baş mümessili
bir firmanın baş mümessili
uluslararası ticaret yapan kimselerin döviz kurundaki beklenen değişikliklere gösterdikleri tepki sonucu giriştikleri etkinlikler
(a)
Brit. başmakale, (b) derginin en önemli makalesi.
lider banka
iştigal olunan esas iş
emsal vaka
emsal teşkil eden dava
emsal teşkil eden davalar.
önce gelen karakterler Noun, Information Technology
yönetici sınıf
(Br) nüfuzlu avukat
nüfuzlu avukat
baş avukat
lider para
uluslararası kabul gören para
prensip kararı
(Br) baştaki hisse senetleri Noun
özellikle teknolojide en ileri ya da gelişmiş olma durumu
ön kenar
baş yönetici
en önemli şey
asıl mesele
hâkim moda
günün modası Noun
lider moda evi
finans , endüstri ve ticaret hayatının liderleri Noun
endüstri ve ticaret hayatının liderleri Noun
lider firma
ileri gelen firma
metrdotel
kâtip
jeran
esas fikir
önde gelen gösterge
(işsizlik seviyesi gibi) belirtilmiş kalemin önünde seyreden (fabrika inşaatı gibi) ölçülebilir bir değişken
baş gösterge (ekonomik faaliyet eğilimlerini önceden haber veren gösterge
öncü göstergeler Noun
tiyatroda baş kadın oyuncu
(a)
den. range light, (b)
k.d. mürşit, önemli/nüfuzlu kişi.
yol gösterici bilginler ve bilgeler Noun
mürşitler Noun
transit hattı
geçiş
iniş
başrolü oynayan erkek
iktidardaki politikacılar
baş saik
lider gazete
baş rol.
baş ortak
yöneticiler
baş oyuncu.
yönetici mevki
başı çeken fiyat
standart fiyat
baş prensip
baş ilke
(a) güdümlü soru: arzu edilen cevaba iten soru, (b) baş sorun, en önemli sorun.
leading question of
the day: günün en önemli sorunu.
yönlendirici soru Noun
biniciliğe ve at alıştırmaya mahsus yedek dizgin.
başrol
bahriye çavuşu.
lokomotif sektör
baş ortak
en gözde olan hisse senetleri Noun
bir girişimin ruhu
reform hareketinin başı
lider devlet adamı
ileri gelen devlet adamı
baş haber
(a) (yeni yürümeye başlayan çocukları) yürütme kayışı, (b) dizgin: sınırlayıcı/yöneltici koşullar, (c)

be in leading-strings: yuları ele vermek, başkasının emrinde/yönetiminde olmak.
yedinci nota.
günün başta gelen konuları Noun
konsorsiyum yöneticisi
ilk sigorta eden şirket
ilk sigortacı
(borsa) çok satılan hisse senetleri Noun
nakil
öndeki sıfır Information Technology
...'in önde gelen nedenlerinden biri Noun
havaalanına giden yolları tıkamak Verb
emsal vaka oluşturmak Verb
ileri gelen makamlar Noun
Üniversiteye Girişte Diplomaların Denkliğine Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law