let down

  1. (a) düş/hayal kırıklığına uğratmak.
    Don't let us down today; we're counting on you to help: Sizin
    yardımınıza güveniyoruz, bizi şimdi düş kırıklığına uğratmayın. (b) yüz çevirmek, ihanet etmek, yüzüstü bırakmak, (c) azaltmak, gevşetmek, yavaşlatmak.
    As her interest in the work wore off, she began to let down. (d) (saç, etek vb.) uzatmak, sarkıtmak, çözmek, (aşağı) indirmek, (e)
    let one's hair down
    k.d. samimî davranmak, içli dışlı olmak, resmiyeti ortadan kaldırmak, (f) mahcup/rezil etmek.
bir şeyden dolayı üzülmek Verb
(hanımlar) samimi davranmak Verb
kazık yemek Verb
(hacim, kuvvet, hız, enerji vb.) azalma, küçülme. Noun
düş/hayal kırıklığı, inkisar, sukutu hayal. Noun
(ekonomik) durgunluk, para azlığı/kıtlığı, para darlığı, deflasyon, depresyon. Noun
(uçak) iniş, (iniş için) alçalma. Noun, Aviation
küçülme, küçük düşme, mahcup/rezil olma. Noun
(US) engellerin kalkmasına müsaade etmek Verb
ateşi sönmeye bırakmak Verb
şirketi kötü yönetimle harap etmek Verb
bir şirketi kötü yönetimle harap etmek Verb
gemiyi kaderine bırakmak Verb
bir gemiyi kaderine bırakmak Verb
(a) rahatına/keyfine bakmak, teklifsiz davranmak, (b) içini dökmek/açmak, sırrını açmak.
birinin nüfuzunu azaltmak Verb
birinin güvenini boşa çıkarmak Verb
birinin beklentilerini boşa çıkarmak Verb
birini hayal kırıklığına uğratmak Verb
birini yarı yolda bırakmak Verb
birinin başarısız olmasına neden olmak Verb
birinin başarısını azaltmak Verb
birinin umutlarını boşa çıkarmak Verb
eteğini açmak Verb, Telephone-Telegraph
boyunu uzatmak Verb, Textile Industry
havasını indirmek Verb
paçasını açmak Verb, Textile Industry
birşeyin etkisini azaltmak Verb
birşeyi daha az etkili hale getirmek Verb
birşeyi aşağı indirmek Verb
birşeyi aşağı salmak Verb
sarkıtmak Verb
gemiyi kaderine bırakmak Verb
kendisini destekleyenleri hayal kırıklığına uğratmak Verb
rahatlamak Verb
gevşemek Verb