lights

English-Turkish Translation

  1. idrak/akıl nuru, bilgi, fikir, zihnî kabiliyet, anlayış, düşünce.
    according to one's lights: bir
    kimsenin anlayışına/düşüncesine göre.
    We have many new lights on this matter: Bu konuda birçok yeni bilgiye sahibiz.
    to act according to one's lights: aklının gösterdiği yolda gitmek/kendi anlayışına ve bilgisine göre davranmak.
    to have no lights on a science: bir bilim hakkında hiçbir fikri (bilgisi) olmamak.
  2. Noun akciğer, kesilmiş hayvanın akciğeri.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

act according to one's lights
kendi ilkelerine göre hareket etmek Verb
according to his lights
kendi ilkelerine göre
advertising lights
ışıklı ilanlar Noun
airport lights
havaalanı aydınlatma tesisatı
ancient lights
duvara pencere açma hakkı
ancient lights
ışık irtifakı
be controlled by traffic lights
trafik ışıkları ile kontrol edilmek Verb
border lights
sınır ışıkları Noun
brake lights
fren lambaları Noun
City Lights
Şehir Işıkları Proper Name, Cinema
clearance lights
pist (uçak) ışıkları Noun
coast lights
kıyı ışıkları Noun
dimming of lights
ışıkları karartma
distance lights
(araba) uzak farları Noun
drive without lights
farları açmadan araba kullanmak Verb
fairy lights
renkli küçük süsleme lambaları Noun
fog lights
sis ışıkları Noun
glaring neon lights
göz kamaştırıcı floresan ışıkları Noun
hazard lights
dörtlüler Noun, Transport
hazard lights
dörtlü flaşör Noun, Transport
interior courtesy lights
(araba) iç aydınlatma düzeni
landing lights
pist (havaalanı) ışıkları Noun
leading lights
yol gösterici bilginler ve bilgeler Noun
leading lights
mürşitler Noun
mounting for lights
iskele
navigation lights
seyrüsefer ışıkları Noun
neon lights
floresan lambaları Noun
northern lights
kuzey fecri, fecri şimalî: Kuzey yarımküresinde geceleri görülen renkli ışıklar.
northern lights
kuzey fecri, fecri şimalî.
operator- indicator lights
işletmen-gösterge lambaları Noun
overhead s lights
tavan aydınlatması
parking lights
park lambası.
pick up enemy planes by search lights
ışıldaklarla düşman uçaklarını tesbit etmek Verb
plate lights
(araba) plaka lambası Noun
polar lights
tan/fecir ışıkları: kuzey fecri
aurora borealis ve güney fecri
aurora australis in ortak adı Noun
rear lights
arka lambalar Noun
riding lights
demirli geminin ışıkları.
shoot the traffic lights
kırmızı yanarken geçmek Verb
southern lights
güney fecri: Güney yarımküresinde geceleri gökyüzünde görülen renkli ışıklar.
southern lights
güney kızıllığı: güney yarımküresinde geceleri gökyüzünde görülen renkli ışıklar.
tormenter lights
çerçeve kenar ışıkları.
traffic indicator lights
ışıklı trafik levhaları Noun
traffic lights
trafik ışıkları Noun
Very lights
işaret fişeği. Noun
winking lights
ışıldayan ışıklar Noun
lights out
(okulda , kışlada , vb) yatma ve ışıkları söndürme zamanı
false lights and signals
yanıltıcı gemi işaretleri Noun
steam with all lights out
bütün farları sönük ilerlemek Verb
the lights were at red
trafik ışığı kırmızı yanıyordu
English-Turkish phrases from Zargan's own database