liquidity

  1. Noun, Economics likidite
  2. Noun sıvılık, akışkanlık.
likidite problemlerini halletmek Verb
likidite problemlerini halletmek Verb
bol likidite
banka likiditesi
bankalikiditesi
likidite için yük teşkil etmek Verb
likidite sağlamaya çalışmak Verb
likiditenin artması
hemen paraya çevrilme katsayısı
hemen paraya çevrilebilme katsayısı
birinci derecede likidite katsayısı
likiditenin azalması
(US) şirket likiditesi
şirketlikiditesi
şirket likiditesi
likiditede azalma
likitide derecesi
likidite derecesi
ülkenin iç likidite durumu
memleketin iç likidite durumu
memleketin yerli likidite durumu
likiditenin azalması
likidite fazlası Noun, Banking
likiditenin artması
nakdi mevcut
birinci derece likidite
derhal kullanılabilir durumdaki satın alma gücü
likidite durumunun iyiye gitmesi
nakit artışı
likiditeyi artırmak Verb
nakit akışı
uluslararası likidite (dolar ve sterlin gibi paralar ile altının işadamlarınca her zaman kabul edilebilir
ve dünyanın her yerinde uluslararası borçlar
yeterli likiditesi olmamak Verb
nakit ihtiyacı
nakit kıtlığı
nakit düzeyi
yeterli likiditesi olmak Verb
(banka) likit bulundurma
likidite ihtiyacı
likitide ihtiyacı
netlikidite
net likidite
likidite önceliği
para darlığı
nakit sorunu
likidite durumunu düzeltmek Verb
nakit durumunu düzeltme
likiditeyi azaltmak Verb
azalan likidite
likiditede azalma
daha çok likiditeye ihtiyaç olmak Verb
daha çok likiditeye ihtiyacı olmak Verb
likidite kıtlığı
likidite politikasını zorlamak Verb
likitide hacimi
likiditeden yoksun bırakmak Verb
likidite akını
düzenlemeleri Noun
likidite anlaşmaları Noun
likidite düzenlemeleri Noun
likidite yardımı
likidite bilançosu Noun
likidite bazı
likidite kavgası Noun
likidite darlığı
likidite kontrolu
likidite kontrolü
likidite krizi Noun, Banking
likidite darlığı Noun, Banking
likidite sıkıntısı Noun, Banking
likidite açığı
likidite düzeyi farkı
likidite güçlükleri Noun
orta ve uzun vadeli tahviller satın alma
faiz oranlarındaki dalgalanmalara karşı korunmak amacıyla kısa
likidite durumunun düzelmesi
likit aktifler Noun
likidite düzeyi
likidite seviyesi
likidite yönetimi Noun, Banking
likidite marjı
likidite önlemleri Noun
likidite darlığı
disponibilite
likidite durumu
likidite tercihi (insanların kısa vadeli tasarruflarını nakit veya banka mevduatı şeklinde tutma isteği
likidite tercihi
faizin teşekkülünü likidite tercihi ile açıklayan kuram
likidite baskısı
likidite sorunu
likidite oranı Noun, Accounting
likidite rasyosu Noun, Accounting
likidite ihtiyacı
likidite rezervi
likidite riski Noun, Banking
likidite talimatı
likidite sıkıntısı Noun, Banking
likidite darlığı Noun, Banking
likidite darlığı Noun, Economics
likidite sıkışıklığı Noun, Economics
likidite sıkıntısı Noun, Economics
likidite testi
likidite tuzağı
likidite tuzağı (bir ekonomide faiz oranlarının çok düşmüş olmasından ötürü yatırımcıların tahvil alımından kaçınmaları Noun
likidite kaygıları Noun
genel nakit ve sermaye yoğunluk düzeyi
geç likidite penceresi Noun, Banking
acil durumlarda kullanmak üzere elde tutulan nakit ve menkul kıymetler
ihtiyati nakit dengesi