Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
loaded
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Adjective
yüklü, dolu.
Adjective
(silah) dolu, doldurulmuş.
Adjective
(söz, beyanat, ifade vb.) aldatıcı, yanıltıcı, şaşırtıcı.
a loaded question.
The argument was
loaded in his favor: Deliller onun lehine değiştirilmişti.
Adjective
(zar) hileli, bir tarafı ağırlaştırılmış.
Adjective
sarhoş, zom.
Adjective
çok zengin, yükünü tutmuş.
Let him pay, he is loaded
: O zengindir, bırak masrafı o ödesin.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
fully-loaded cost
toplam maliyet, herşey dahil maliyet, doğrudan ve dolaylı maliyetler toplamı
Noun, Accounting
Manufacture of loaded electronic boards (NACE code: C26.1.2)
Yüklü elektronik kart imalatı (NACE kodu: 26.12)
Noun, Trades-Professions
(gun) loaded
dolu
heavily loaded
ağır yüklü
loaded arm
dolu silah
loaded cane
usturpa
loaded dice
hileli zar
loaded fas
yüklü fiyat
loaded in bulk
dökme mal yüklü
loaded line
cereyanlı hat
loaded line
elektrik yüklü hat
loaded premium
(sigorta) munzam prim
loaded statement
çift anlamlı ifade
loaded weight
tam yüklenmiş durumda ağırlık
loaded with cares
endişe dolu
be loaded up with securities
çok sayıda menkul değeri olmak
Verb
be loaded up with securities
menkul değerlerle sıkı teminat altına alınmış olmak
Verb
but before the goods are loaded on board the ship
tesellüm konşimentosu
Noun
fully loaded vessel
tam yüklü gemi
goods not loaded due to lack of space
yer yokluğundan yüklenemeyen mallar
Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.