neighbor

  1. komşu+.
    my next-door neighbor: bitişik komşum.
    one of our neighbor nations: komşu uluslardan biri.
  2. yakın/yanında bulunan kimse/şey.
    one's duty towards one's neighbor: insanlara karşı görevlerimiz.
  3. arkadaş, soydaş, kardeş (gibi yakın kimse).
    Howdy, neighbor! Merhaba kardeş!
  4. iyilik/yakınlık gösteren/hayırhah kimse, hemdert, dert ortağı.
    to be a neighbor to someone in distress:
    dertliye dert ortağı olmak.
  5. komşu olmak, hemhudut/bitişik olmak.
    Our farm neighbor on a large stretch of wood: Çiftliğimiz geniş bir ormana bitişiktir.
  6. yaklaş(tır)mak, yakınına getirmek/gelmek, yakın(ında) olmak.
  7. dost/ahbap olmak, iyi komşuluk yapmak.
iyi komşuluk siyaseti.
İyi Komşuluk Politikası: 1933'te ABD Başkanı Roosevelt'in ortaya attığı ve Batılı devletleri ortak savunma
ve dost geçinmeye teşvik eden politika.
Noun