nokta

Turkish-English Translation

  1. Noun, Geometry point
  2. place
  3. Information Technology period
  4. spot
  5. pitch
  6. pause
  7. Information Technology dot
  8. speck
  9. taint
  10. item
  11. where
  12. tittle
  13. full stop
  14. stop
  15. punctation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

...'in en uzak noktaları
farthest reaches of ... Noun
askeri gözlem noktası
military observation post Noun, Military
bağlama noktası
connecting factor Noun, Private International Law
başlangıç noktası
starting point Noun
dayanak noktası
point of reference Noun
gözlem noktası
observation post Noun, Military
güvenlik noktası
checkpoint Noun, Military
kontrol noktası
checkpoint Noun, Military
tanzim satış noktası
municipal direct sales point Noun, Economics
...'de son nokta
the ultimate in ... Noun
ana nokta
main point
ana nokta
bottom line
artık geriye dönülemeyecek nokta
rubicon
belirli nokta
fixed point
bilgisayar ağında verinin girdiği ya da çıktığı nokta
port
bir çok sokağın birleştiği nokta
(Fr.) rond point
bir reklamın satış etkinliğini yitirdiği nokta
wearout
bir şeyin düşmeye başladığı nokta
downturn
bir tartışmayı sona erdiren nokta
clincher
bırakılan nokta
drop point Information Technology
can alıcı nokta
the crucial point
can alıcı nokta
crucial point
can alıcı nokta
peak
çok katlı nokta
multiple point
çubuklarla gösterilen grafikte en yüksek nokta
mode
dikkate alınması gereken nokta
consideration Noun
dip nokta
trough Noun, Economics
dönüşü olmayan nokta
point of no return
en aşağı nokta
nadir
en düşük nokta
bottoming out the pattern
en düşük nokta
low mark
en önemli nokta
peak
en uzak nokta
extremity Noun
en yüksek nokta
high tide
en yüksek nokta
it
en yüksek nokta
top point
en yüksek nokta
zenith
en yüksek nokta
culminating point
en yüksek nokta
apogee
en yüksek nokta
top spot
en yüksek nokta
peak level
en yüksek nokta
summit
en yüksek nokta
height
en yüksek nokta
pinnacle
esas nokta
chief point
esas nokta
the main point
gezer nokta
float point
güçlü olunan nokta
strong point
I üzerindeki nokta
cherry on the cake
ihtilaflı nokta
a controversial point
ince nokta
subtle point
ince nokta
nicety
işsizliğin ulaştığı en yüksek nokta
unemployment peak
karakteristik nokta
telling point
kilit nokta
pivotal point
kıyıortay nokta
median point
kör nokta
blind spot Noun, Automotive
kritik nokta
break even point
nazari nokta
ideal point
ölü nokta
dead center
ölü nokta
break even point
ölü nokta
dead point
ondalık nokta
decimal point
önemli nokta
consideration Noun
önemli nokta
keypoint
önemli nokta
high spot
önemli nokta
key point
ortak nokta
commonality Noun
ortak nokta
common point
özellikle güç ve karanlık bir nokta
crux
performans eğrisinin en yüksek düzeye çıktığı nokta
top out
retinada optik sinirin girdiği nokta
blind spot
sabit nokta
benchmark
sabit nokta
fixed point
sıcak nokta
hotspot (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
sızlayan nokta
sore point
stratejik nokta
strategic point
talimatsız nokta
briefless
taşıyıcının yolu üzerindeki nokta
flag stop
tehlikeli nokta
tight spot
tehlikeli nokta
danger spot
tüm sorunun çevresinde döndüğü nokta
the pivot on which the whole question turns
uç nokta
extremity Noun
üç nokta
ellipsis Information Technology
üzerine dokununca acı veren nokta
sore point
zar üzerindeki nokta
pip
zayıf nokta
weakness
zayıf nokta
tender point
zayıf nokta
weak point
zayıf nokta
sore point
zayıf nokta
gall
zayıf nokta
tender spot
zayıf nokta
vulnerability Noun
nokta atışı
pinpoint Noun, Military
nokta atışı operasyon
pinpoint operation Noun, Military
nokta atışı yapan kimse
sniper
nokta esnekliği
point elasticity
nokta görevi
point duty
nokta görevli polis
(Br) point policeman
nokta görevli polis
point policeman
nokta inazar
standpoint
nokta inazar
point of view
nokta kaynağı
spot weld
nokta nokta çizgi
dotted line
nokta nokta dağınık durumda
dotted
nokta nokta lekelemek
to speck Verb
nokta prevalans
point prevalence Noun, Medicine
nokta sına koymak
to dot Verb
nokta uzaklığı
dot pitch Information Technology
nokta; kapı
point
belirli iki nokta arasında gelip giden taşıt aracı
teleferic
bir nokta çevresinde dalgalanmak
to hunt Verb
bir nokta üstünde ısrar etmek
to press a point Verb
bir nokta üzerinde dönme
pivot
bir nokta üzerinde gereğinden fazla durmak
to labor a point Verb
bir nokta üzerinde ısrar etmek
to insist upon a point Verb
bu nokta karanlık , açıklama gerekir
it needs to be elucidated
bu nokta karanlık , açıklama gerekir
this point is obscure
en düşük nokta değerleri
minimum point values Noun
esas nokta (topçuluk
base point
her nokta da haklı olmak
to be right in every point Verb
iki nokta arasında tarifeli durağın bulunmaması
non stop
iki nokta arasındaki en kısa mesafe
great circle route
iki nokta üst üste
colon
inç başına nokta sayısı
dots per inch Information Technology
rakibini bir nokta da yakalamak ve yenmek
to pin one's opponent down to a point Verb
resim nokta sayısı
number of picture elements
spot sarı nokta korkaklık eğilimi
yellow yellow streak
üç nokta kemer
three-point seatbelt Noun, Transport
uçan nokta tarayıcı
flying spot scanner
zihnini bir nokta üzerinde toplamak
to concentrate Verb
zihnini iki nokta üzerinde toplamak
to concentrate on two points Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Biçimi kalemin kâğıda bir defa dokunması ... gibi ufak şekil, benek
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.