one to one

  1. birebir
iliğine işlemek Verb
binde bir (şans
birinin isteklerine razı olmak Verb
kişinin gelirinin artması
bir kimsenin imkânları dahilinde
sözcük dağarcığına eklemek Verb
yapıştırmak Verb
kendi kararına bağlı kalmak Verb
ifadesine bağlı kalmak Verb
taahhütlerini yerine getirmek Verb
mesleğe bağlılık
kendi işine bakmak Verb
mektup bulara cevap vermek Verb
mektuplara cevap vermek Verb
görevlerini yapmak Verb
menfaatlerini korumak Verb
çıkırlarını korumak Verb
keyfine bakmak Verb
kendini işine adamak Verb
başladığı yere dönme
tamamlayıcı olmak Verb
yamulmak Verb
bire on bahse girerim ki
peşine takmak Verb
içine işlemek Verb
zihnini bir şeye kapamak Verb
görmemezlikten gelmek, görmek istememek, başını çevirmek.
She closed her eyes to my needs.
ayağa fırlamak Verb
(a) aklı başına gelmek, aklını başına toplamak, (b) ayılmak, açılmak.
bankaya vergilerini ödemesi için talimat vermek Verb
etüdlerini tek bir konuya hasretmek Verb
bilgisi hilafına
gâvura kızıp oruç bozmak, öfke ile kalkıp zararla oturmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak, bindiği dalı kesmek.
öfke ile kalkıp zararla oturmak, başına dert açmak, gâvura kızıp oruç bozmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak.
ayağını yorganına göre uzatmak.
kendi menfaatine kıymak Verb
belayı para ile almak Verb
bastığı dalı kesmek Verb
büyüklerinin sözüne boyun eğmek Verb
kastetmek Verb
söylemek Verb
ailesinin yüz karası
doymak Verb
birine kısmet olmak Verb
nasip olmak Verb
ilkelerine bağlılık
kuşaktan kuşağa Adverb
bir yerden bir yere Adverb
karşıdan karşıya
ölmüşlerinin arasına katılmak Verb
ayağa kalkmak.
işine koyulmak Verb
işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek Verb
dükkânıni çocuğuna devretmek Verb
dükkânını çocuğuna devretmek Verb
başını döndürmek, kafasını tutmak.
(a) (içki vb.) başına vurmak, başını döndürmek, şaşırtmak, sarhoş etmek.
The brandy went to his head.
(b) kibirlenmek, burnu büyümek, kibirli/azametli/mağrur yapmak.
The applause of the crowd went to his head.
ölmek, rahmeti rahmana kavuşmak.
birçok seçeneği olmak Verb
lâyık olmak, hakketmek.
fikrinde ısrar etmek Verb
işine dikkat etmeyiş
inhiraf etmek Verb
birinin itibarına verilen zarar
ayağa fırlamak Verb
sırrını saklamak Verb
yolundan ayrılmamak Verb
odasından çıkmamak Verb
yatmak Verb
yamulmak Verb
kaykılmak Verb
bir şeyi pahalıya öğrenmek Verb
malını eşine bırakmak Verb
malını karısına bırakmak Verb
birinin takdirine bırakmak Verb
kendini canla başla işe vermek Verb
ruhunu işe adamak Verb
üstünlüğü/önderliği başkasına kaptırmamaya çalışmak, şöhretini korumaya gayret etmek.
New developments
in the industry are forcing long-established firms to look for their laurels.
işaretleşmek Verb
hatıra gelmek Verb
aklına gelmek Verb
aklından geçmek Verb
zimmetine yazmak Verb
saman altından su yürütmek, kimseye sezdirmeden işini becermek.
masraflarını gelirine göre bölmek Verb
giderini gelirine uydurmak Verb
dikkatini çekmek.
son kozunu oynamak Verb
birine arzetmek, birinin oyuna/arzusuna sunmak.
I put it to you: Sizin oyunuza/arzunuza bırakıyorum.
bir meslektaşına başvurmak Verb
bir meslektaşına başvurmak Verb
notlarına bakmak Verb
notlarına başvurmak Verb
notlarına bakmak Verb
kamarasına çekilmek Verb
evine dönmek Verb
sılaya gitmek Verb
sadede gelmek Verb
konusuna geri dönmek Verb
kalkmak Verb
ayakları üstüne dikilmek
s vatanına hizmet
vatanına hizmet
bir belgeye imza atmak Verb
onaylamak Verb
izin vermek Verb
bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak Verb
gözünü kapamak, görmemezlikten gelmek, göz yummak.
You can't shut your eyes to the problem forever.
göz yummak, müsamaha etmek.
içine işlemek Verb
taleplerinde ısrar etmek Verb
görevini azimle yapmak Verb
fikrinde ısrar etmek Verb
ilkelerine bağlı kalmak Verb
kendi düşüncesinde direnmek Verb
(para) deve yapmak Verb
direnmek, ayak diremek, zorluklardan yılmamak, sebat etmek, (iddiasından/davasından) vazgeçmemek.
direnmek, sebat etmek.
kendi işine bağlı kalmak Verb
çizmeden yukarı çıkmamak, kendi işiyle uğraşmak, bilmediği işe burnunu sokmamak.
prensiplerine bağlı kalmak Verb
prensip bilerine bağlı kalmak Verb
ifadesine bağlı kalmak Verb
metnine bağlı kalmak Verb
kararına bağlı kalmak Verb
görüşleri üzerinde israr etmek Verb
görüşleri üzerinde ısrar etmek Verb
sözünü tutmak Verb
aldığı yaralardan ölmek Verb
giderini gelirine uydurmak Verb
gelirinıgiderine uydurmak Verb
gider gelirine uydurmak Verb
mallarını alacaklılarına terketmek Verb
'ye doğru gitmek Verb
bağrına basmak Verb
birini coşkuyla karşılamak Verb
tüymek, tabanları yağlamak, kaçmak, sıvışmak.
tabanları yağlamak, kaçmak, tüymek.
tabanları yağlamak Verb
pek mümkün
çok olası
din inden çıkma
yaşına göre hareket etmek.
şaşkınlıktan
ağız değiştirme
haline şükretmek.
hazırlıklı olmak, önceden hazırlanmak.
The interviewers noticed that she had done her homework.
acı tecrübe ile, başından geçtiği için.
korku/dehşet ile.
ölünceye kadar, sağ olduğu sürece, ömrü oldukça.
yüzüne karşı, dobra dobra, dolaysız.
I told him the truth to his face.
to my face: yüzüme karşı.
tam(amiyle), hakikî, katıksız, sapına kadar.
He's a soldier right to his fingertips: Tam/hakikî bir askerdir.
zevkine/meşrebine uygun.
food to my liking: hazzettiğim yemek.
It's not to my liking: Ondan
hazzetmem.
Is this to your liking: Bu zevkinize uygun mu?
(birisinin) fikrince, düşüncesine göre.
to my mind: bence, benim fikrimce, bana sorarsanız.
kendine/şahsına ait/mahsus/özgü, kendisinin, kendi adına.
He hasn't a friend to his name: Bir
tek dostu bile yok.
I haven't a penny to my name: Meteliğim yok.
kendi hesabına
haddini aşmak Verb, Idioms
fazla ileri gitmek Verb, Idioms
çizmeyi aşmak Verb, Idioms
haddini aşmak Verb, Idioms
fazla ileri gitmek Verb, Idioms
çizmeyi aşmak Verb, Idioms
dikişinıalmak Verb, Medicine
yakayı/paçayı kurtarmak, zor bir durumdan sıyrılmak.
düşüncelerini açıkça söylemek.
kirişi kırmak (argo) Verb
parasını saymak Verb
tüplerini bağlatmak Verb, Medicine
bir çuval inciri berbat etmek, işi altüst etmek, bir kimsenin plânlarını bozmak.
muvafakatini esirgeyen
ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek.
rüzgâra göre hareket etmek Verb
bilek güreşi yapmak , bileğine güvenmek Verb
(a) öğrenmeye/alışmaya çalışmak, (b) bir işi ele almak, (c) becerikli olmak, eli her işe yakışmak.
(bir şeyi) kendi lehine çevirmek Verb
başından aşkın.
be up to the ears/over head and ears in work: işi başından aşmak.
I haven't
time to go out tonight; I'm up to my ears in work.
boğazına kadar
...'den ...'ye değişmek Verb
işine olan ilgisi artmak Verb
yalnızlığına çekilmek Verb