Noun yara üzerine yapıştırılan/ağrılı gözü örten bez parçası.
Noun parça. a patch of ice: buz parçası. a patch of blue sky: (bulutlar arasında) bir parça
mavi gök. in patches: yer yer, parça parça. This poem is good in patches, but I don't like all of it: Bu şiir yer yer güzel, fakat tümünü beğenmiyorum.
Noun parsel, maşara, tarh, küçük arazi parçası. a patch of corn/potato: mısır/patates maşarası.
Noun beauty spot ile ayni anlama gelir. yapıştırma ben, eskiden kadınların süs için yüzlerine yapıştırdıkları
ufak siyah ipek parçası.
Noun leke.
Noun shoulder patch ile ayni anlama gelir. kolçak, kolluk, pazıbent: askerlerin kollarına taktıkları anlamlı kumaş parçası.
Noun, Communication (geçici) bağlantı: iki cihazın uçları fişli kablo ( patching cord) ile birbirine elektriksel olarak