mutlak (reddedilemeyecek) karine
tabii karine (kanıtlanmış bir husus başka bir hususiyetin varlığına doğrudan doğruya kanıt ise , birinci
hususun varlığı ikincisininkine karine teşkil
görünüşte kuvvetli ve yeterli karine
bir karine ileri sürmek
Verb
bir karineyi reddetmek
Verb
bir karineyi delillerle çürütmek
Verb
bir karinenin çürütülmesi
Noun
karşı konabilir kanuni karine
bir karineyi delillerle çürütmek
Verb
zann-ı galip
Noun, Religion-Faith
galip zan
Noun, Religion-Faith
ister istemez varılan sonuç
birlikte yaşayan karı-kocanın cinsel temasta bulunduklarına dair karine
cinsel ilişkide bulunduklarına dair karine
birlikte yaşıyan karı kocanın cinsel temasta bulunduklarına dair karine
uyumlu eylem karinesi
Noun, Competition Law
suçsuz farzetme, bir kimsenin suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılması ilkesi.
masumiyet karinesi
Noun, Criminal Law
kanunilik karinesi
Noun, Law
mülkiyet karinesi
Noun, Law