put through

  1. (a) yapmak, icra/ifa etmek, bitirmek, iyi bir sonuca ulaştırmak, (b) (telefonu) bağlamak, haberleşme
    için bağlantıyı sağlamak.
    put me through to Mr. S: Beni (telefonda) Mr. S.'e bağlayın/bana Mr. S.'i verin.
yeteneklerini/nelere muktedir olduğunu göstermek.
Many different problems put the new Prime Minister
through his paces in the first months of his term: İktidara gelişinin ilk aylarında karşılaştığı çeşitli sorunlar yeni Başbakanın yeteneklerinin göstermesine vesile oldu.
bir iş anlaşmasını başarıya ulaştırmak Verb
kanuni tedbir almak Verb
(telefon) hemen bağlamak Verb
birşeyi onaylatmak Verb
birşey için gerekli prosedürleri yerine getirmek Verb
feleğin çemberinden geçmek, çetin hayat tecrübesi geçirmek.
telefonu bağlamak Verb
bir mahkûmu itirafa zorlamak için cebri tedbirlere başvurmak Verb
bir sözcüğün üzerini çizerek silmek Verb
örnekleri bir dizi teste tabi tutmak Verb
(telefon) birini bağlamak Verb
birini tepeden tırnağa incelemek Verb
birini sınavdan geçirmek Verb
birini sınava sokmak Verb
birine eziyet etmek Verb
(birinin) yeteneklerini/kabiliyetlerini denemek/sınamak, kabiliyetini göstermesine meydan vermek.
show
one's paces: yeteneklerini/hünerlerini göstermek.
birine hoş olmayan bir şeyi yaptırmak Verb
birini zorlamak Verb
birini zora koşmak Verb
birine zor anlar yaşatmak Verb
birine birşey yaptırmak Verb
birini birşeye tabi tutmak Verb
birisini büyük müşkülâta maruz bırakmak, anasından emdiğini burnundan getirmek.
birine cehennem hayatı yaşatmak Verb
birini çetin bir eğitime tabi tutmak Verb
birini zor bir işe koşmak Verb
birini üniversitede okutmak Verb
birinin üniversite masraflarını üstlenmek Verb
birini birine bağlamak Verb
biriyle birini görüştürmek Verb
biriyle birinin telefonda görüşmesini sağlamak Verb
telefonla birini birine bağlamak Verb