recollection

  1. Noun anımsama, hatırlama, hatırına/aklına getirme, tahattur.
    I have a dim recollection of it: Onu hayal
    meyal hatırlıyorum.
    I have no recollection of it: Onu hatırlamıyorum.
    My first recollection is the beautiful garden of our house: İlk hatırladığım şey evimizin güzel bahçesidir.
    to the best of my recollection: hatırladığıma göre, yanılmıyorsam.
    It has never occured within my recollection: Öyle bir şey hatırlamıyorum, hatırladığıma göre öyle bir şey olmadı
  2. Noun anı, hatıra, anımsanan/hatırlanan şey.
    recollections of youth: gençlik hatıraları.
hayal meyal hatırlama
canlı anı
anımsayabildiğim kadarıyla
hatırlayabildiğim kadarıyla
yeniden topla(n)ma, devşir(il)me, derle(n)me/ yığ(ıl)ma. Noun
kendini toplama, kendine gelme/hâkim olma. Noun