root

  1. Noun, Botany köksap
  2. Noun, Mathematics kök
  3. Noun kök.
  4. Noun köke benzer şey.
  5. Noun diş/tırnak/saç/kıl kökü.
  6. Noun temel, esas, asıl.
    the root of a matter: bir işin aslı.
    get the root of the matter: işin
    esasını/aslını kavramak, içyüzüne vakıf olmak.
  7. Noun kaynak, memba, menşe, sebep, kök.
    The root of all evil: Bütün fenalıkların kaynağı.
    The root
    of the tragedy was here: Facianın sebebi bu idi.
  8. Noun cet, ata.
  9. Noun (bkz: offshoot ), (bkz: scion ).
  10. Noun, Mathematics (a) kök, cezir.
    square root: kare kök.
    cube root: küp kök.
    The number 3 is the square
    root of 9, the cube root of 27 and the fourth root of 81. (b) denklemin kökü, (c) bir işlevi sıfır yapan değişken değeri.
  11. Noun, Grammar kök, bir sözcüğün aslı.
  12. Noun, Music (a) temel harmonik, (b) bir telden çıkarılan en kalın ses.
  13. Verb kökleş(tir)mek, kök sal(dır)mak.
  14. Verb tut(un)mak, yerleş(tir)mek, tesis/teessüs etmek.
  15. Verb köklemek, kökünden sökmek.
  16. Verb gen.
    root up/out: kökünü kazımak, yoketmek, kökünü kurutmak, kökünden sökmek.
    to root out
    crime/drug trafficking.
    root out: arayıp bulmak, bulup çıkarmak.
    I'll try and root you out something dry to wear.
  17. Verb toprağı (hayvan) burnu ile eşmek/kazmak.
  18. Verb eşelemek, deşmek.
  19. Verb
    root about/around/up: altüst etmek, altını üstüne getirmek, didik didik aramak.
    He was rooting
    about in the desk looking for a document.
  20. Verb
    root up: bulup çıkarmak, gün ışığına/aydınlığa kavuşturmak.
  21. Verb cesaret vermek, alkışlayarak/tezahürat yaparak cesaretlendirmek.
  22. Verb manevityatını kuvvetlendirmek, manen desteklemek.
karın ağrısı otu
(Aletris farinosa): Kızılkök familyasından bir ot.
kıpkırmızı, pancar gibi kırmızı.
to turn as red as a beet root: pancar gibi kızarmak.
pancar (kökü). Noun
kayınka kökü: beyaz duta benzer bir meyve veren tropik Amerika bitkisinin kökü. Müshil olarak kullanılan
bir glikozit elde etmede kullanılır.
Noun
kayınka kökü: beyaz duta benzer bir meyve veren tropik Amerika bitkisinin kökü. Müshil olarak kullanılan
bir glikozit elde etmede kullanılır.
Noun
kereviz Noun, Food-Kitchen
küp kök Noun, Mathematics
püsküllü kök: kalınlaşmayıp püskül püskül uzantılar veren kök (çayır kökü gibi). Noun
kökboyası Noun
manyok Noun, Plant Species
çok katlı kök
tutucu/destek kök, bitkiyi dik tutan kök. Noun
(a) yılan otu
(Prenanthes serpentaria, P. alba): kökü yılan sokmasına panzehir farzedilen birkaç
çeşit ot, (b) snakeroot, (c) zambak
(Trillium cernuum).
yalınç kök.
karekök, kökiki.
The square root of 25 is 5.
karekök Noun, Mathematics
kök salmak Verb
(a) kökleşmek, kök salmak, büyümeye başlamak.
The seeds of flower took root in the garden. (b)
yerleşmek, tutunmak, teessüs etmek.
kökleşmek, tutmak.
yumru kök.
yumrukök: bazı tahılların köklerine arız olan hastalık.
aramak Verb
arama
kökten, toptan, tamamıyla, baştanbaşa, tüm.
to destroy something root and branch: bir şeyi kökten/tüm
yok etmek, kökünü kurutmak.
meyankökü şerbeti/gazozu/birası. Noun
kök kemiren (böcek). Noun
diş özü, diş kökünde sinirlerin geçtiği kanal.
root canal therapy = root canal treatment: kanal
tedavisi/dolgusu (=
endodontics).
Noun
kök başlığı, kök ucunu koruyan doku. Noun
temel sebep
kök bitkiler mahzeni: kök bitkilerin saklandığı kısmen toprakla örtülü yeraltı mahzeni. Noun
taban dairesi. Noun
kök tırmanıcı: kökler salarak tutunup tırmanan bitki. Noun
kök bitki: patates, pancar, turp, havuç gibi kökleri yenilen sebzeler. Noun
kök dizin Information Technology
desteklemek Verb
kök aşısı. Noun
kök bağlantısı, köklerin birbirine bitişmesi. Noun
tincik, topraktan su ve mineralleri emen kıl gibi ince kök uzantısı. Noun
temel fikir
kök yumrusu: köklere musallat olan bir hastalık. Noun
ortalama karekök: bir dizideki sayıların kareleri ortalamasının karekökü.
kıs.:
rms. Noun
bir konunun esası
sorunun esası
bir malikin bir gayrimenkul üzerindeki son otuz yıl için sahiplik hakkını kanıtlamak için düzenlenen belge
senetli mülkiyet
bir hesap pusulasını mektup yığını altından çekip çıkarmak Verb
Osmos basıncı: suyu topraktan kök yolu ile bitki damarlarında yükselten basınç. Noun
kök çürümesi: bir bitki hastalığı. Noun
...'in kaynağında yatmak Verb
...'in arkasında yatmak Verb
...'in ardında yatmak Verb
...'in temelinde yatmak Verb
...'in kökünde yatmak Verb
...'in kökeninde yatmak Verb
kötü alışkanlıkları kökünden yok etmek Verb
bir güçlüğün köküne inmek Verb
bir sorunun esasına inmek Verb
...'in kaynağında yatmak Verb
...'in temelinde yatmak Verb
...'in arkasında yatmak Verb
...'in kökünde yatmak Verb
...'in ardında yatmak Verb
...'in kökeninde yatmak Verb
kötüyü kökünden kazımak Verb
'den kaynaklanmak Verb
kökünü kazımak Verb