running

  1. Noun koşma, kaçma, koşuş, kaçış, firar.
  2. Noun yönetim, idare.
    The running of a business.
  3. Noun yarışma, yarışa/müsabakaya katılma.
    be in [out of] the running: kazanma şansı ol[ma]mak.
    He
    is still in the running as a possible next president.
  4. Noun koşu.
  5. Noun akış, akıntı.
  6. Noun akış miktarı.
  7. Noun akan şey.
  8. Noun taban, üzerinde koşulan yer/yol.
  9. Noun koşan, kaçan, hızla giden.
  10. Noun (at) dört nala giden.
  11. Noun (bitki) tırmanıcı, tırmanan, sarılgan, sürüngen.
    a running wine.
  12. Noun kolayca hareket eden/geçen/kayan.
    a running knot: kement düğümü.
  13. Noun (makine) işleyen, işler halde.
    in running order: işler durumda.
  14. Noun (mesafe, ölçü) düz, doğru.
  15. Noun (el yazısı) bitişik.
    running hand: bitişik elyazısı.
  16. Noun sıvı, akışkan, akan.
  17. Noun cari, içinde bulunulan, şimdiki, bu.
    the running month: bu ay.
    running account: cari hesap.
  18. Noun (fiyat) cari, geçer, yürürlükteki.
    running prices.
  19. Noun sürekli, devamlı, aralıksız, fasılasız.
    running fire: sürekli/yaylım ateş.
  20. Noun tekrarlanmış, mükerrer.
    a running pattern.
  21. Noun koşarak yapılan, kovalamalı.
    a running leap. running broad jump.
    running fight: kovalamalı dövüş/mücadele.
  22. Noun, Medicine akıntılı, sızıntılı, irin/cerahat vb. akıtan.
  23. Adverb birbiri ardınca, arka arkaya, peş peşe, ard arda, ardışıkça, mütevaliyen.
burnu akmak Verb, Medicine
şayanı dikkat olmaktan çıkmak Verb
ablukayı yarmak Verb
koşarak gelmek Verb
kır koşusu
yeknesak
simetrik
tek düzen
muntazam
s demiryolu işletme masrafları Noun
beş gün süreyle
silah kaçakçılığı
silah ticareti
birbiri arkasına, arkası kesilmeden, sıra ile, ara vermeden, fasılasız, bilâfasıla. Adverb
(fabrika) çalışması durmak Verb
işlemeye devam etmek Verb
birinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri gözü önüne koymak Verb
çabalamak, aşırı çaba/gayret göstermek, yarış etmek.
Women made all the running in demands for better social position.
orta mesafe koşu Noun, Sports
işletmek Verb
çalıştırmak Verb
işlemekte olan zamanaşımı süresini kesmek Verb
yönetimi üstlenmek Verb
kullanıma hazır Adjective
çalışır durumda Adjective
hizmete hazır Adjective
meyhanecilik
cari hesap
işleyen hesap
karaya oturma Noun, Maritime Traffic
(hayvan) kaçmış
kaçma
kaçış
devam eden mücadele
(eski otomobillerde) yan basamak.
marşpiyel Noun, Automobiles
komisyon karşılığı senedin iskonto edilmesine aracılık eden simsar
senet ihraç edenlerle iskonto kurumları arasında aracılık eden broker
gösterilen aday
işleyen para
radyo röportajı
radyo yorumu
devam eden sözleşme
değişken maliyet
işletme masrafı
cari masraflar Noun
işletme giderleri Noun
bir makineyi kullanırken yapılması gerekli düzenli harcamalar Noun
üretime doğrudan bağlı olmayan giderler Noun
cari döviz kuru
bir çartır sözleşmesinde birbirini aralıksız olarak takip eden günler Noun
birbirini izleyen günler Noun
Pazar günü dahil
cari borçlar Noun
batırma
sanayide tensikat
aktiflerin azalması
rezervlerin azalması
bir rakibin mallarını kötüleme
bir çarter sözleşmesinde birbirini aralıksız olarak takip eden günler Noun
devamlı yükümlülükler Noun
cari masraflar Noun
cari giderler Noun
işletme giderleri Noun
kovalamaca sırasındaki mücadele ve dövüş
sürekli ateş
yinelenen altlık Information Technology
kazanma umudu olmadığı halde seçim kampanyasına katılmak Verb
(sigorta) risk formüleri Noun
pupayelken
(oto) alt düzen.
göz atma, kısa bakış.
işlek yazı
bitiştirilmiş harflerle yazılmış el yazısı
(her sayfa başında) tekrarlanan başlık.
yinelenen başlık Information Technology
(araba) motorunu alıştırma
işleyen faiz
daimi envanter
seğirtme
ilmik
ilmek
seyir feneri.
kendisini destekleyenlerin istediği sertlikte seçim konuşmasını yapmayan politikacı
martingale ile ayni anlama gelir. koşu kelepseri.
martingale (2).
(a) aynı yarışa giren at, (b) eş-aday: aynı seçimde ikinci derecedeki göreve adaylığını koyan kimse.
burun akıntısı Noun, Medicine
bir intifa hakkının süresi
taşıt aracı filosu Noun
makinenin işlemesi Noun
bir sürenin geçmesi Noun
bir riske girme
bir okulu yönetmek Verb
bir hesabın işlemesi
ablukayı yarma
sınırı aşma
zamanaşımının başlaması
trenlerin işlemesi
işleyen yara
sızma
taşma
cari poliçe
tamirat halinde
süren onarımlar Noun
arabanın hızı
bir reklamın başlık kısmı
aynı kalan metin parçası Noun
iki sıralı duran askerler tarafından cezalıya uygulanan sıra dayağı
yolculuk süresi
(film) süresi
(her sayfa başında) tekrarlanan başlık.
akarsu
musluk suyu
sabit oran getirisi ile eş anlamlıdır
trenlerin saatlerini değiştirmek Verb
her birine kara çalmaya çalışmak Verb
(otel) yeniden işletilmekte olmak Verb
saatte 100 km hızla gitmek Verb
(US) programa göre geç kalmak Verb
azalmakta olmak Verb
(para) azalmak Verb
ot basmak Verb
eline tezkeresini vermek Verb
cari hesabı olmak Verb
sıcak ve soğuk akarsuyu olmak Verb
bir makinenin sessiz çalışması
bir motorun sessiz çalışması
iyi işleyen şirket