see-through

  1. saydam, şeffaf, çok ince, içini gösteren (kumaş/elbise).
    a see-through = see-thru blouse.
  2. saydamlık, şeffaflık.
(a) iyice/içyüzünü anlamak/kavramak, farkına varmak, gerçeği görmek.
He could see through her lies.
(b) başarmak, tuttuğunu koparmak, sonuna kadar sebat etmek/dayanmak.
He saw the project through.
A ton of coal will see us through winter: Bir ton kömür kışa yeter/bizi yaza çıkarır.
sebat etmek, sonuna kadar dayanmak, bitirinceye kadar uğraşmak.
We are determined to see it through
whatever the cost: Ne pahasına olursa olsun yapıp bitirmeye kararlıyız.