settle

English-Turkish Translation

  1. Verb ödemek
  2. Verb hesabı kapatmak
  3. Verb hesaplaşmak
  4. Verb bir karara bağlamak
  5. Verb yerleştirmek
  6. Verb yerleşmek
  7. Verb düzenlemek
  8. Verb sakinleştirmek
  9. Verb dibe çökmek
  10. Verb durulmak
  11. Verb halletmek
  12. Verb durulamak
  13. Verb durultmak
  14. Verb düzeltmek
  15. Verb çökmek
  16. Verb aklamak
  17. Verb konmak
  18. Verb oturmak
  19. Verb tasfiye etmek
  20. Verb tesviye etmek
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

friendly settlement
dostane çözüm Noun, Law
peaceful settlement of disputes
uyuşmazlıkların barışçıl çözümü Noun, Law
settle all one's property on one's wife
bütün malını mülkünü karısının üstüne yapmak Verb
settle all one's property on one's wife
bütün malını mülkünü karısına bırakmak Verb
settle one's account
hesaplaşmak Verb
settle one's account
hıncını almak Verb
settle one's affairs
işini görmek Verb
settle one's affairs
iş görmek Verb
settle one's affairs
işlerini halletmek Verb
settle one's bill
hesaplarını ödemek Verb
settle one's children
çocuklarını kapılandırmak Verb
settle one's daughter
kızına çeyiz vermek Verb
settle one's debts
borçlarını ödemek Verb
settle one's differences
fikir ayrılıklarını halletmek Verb
settle one's liabilities
yükümlülüklerini yerine getirmek Verb
settle one's son in business
oğlunu işe koymak Verb
settle part of one's estate on one's son
mirasının bir kısmını oğlunun üstüne yapmak Verb
settle part of one's estate on one's son
hayatında
settle someone's hash
ağzının payını vermek, yuvasını yapmak, susturmak, ağzını tıkamak, icabına bakmak, haklamak, hakkından
gelmek.
That remark sure settled her hash.
settle the future of one's children
çocukların geleceğini temin etmek Verb
settle with one's creditors
alacaklılarıyla anlaşmak Verb
settlement
oturma, tasman Noun, Construction
(account) to settle
kapamak Verb
(building , wall , pavement , earth) to settle
oturmak Verb
having no store to settle
fit
let the dust settle
ortalığın sakinleşmesini beklemek
let the dust settle
durumun normale dönmesini beklemek
settle (a matter) amicably
tatlıya bağlamak Verb
settle (financial) accounts with each other
ödeşmek Verb
settle (people) in
iskân etmek Verb
settle a balance
bakiyeyi kapatmak Verb
settle a balance
mizan yapmak Verb
settle a bill
bir hesap pusulasını ödemek Verb
settle a bill in full
bir borç senedini tamamıyla ödemek Verb
settle a business
bir iş kurmak Verb
settle a case
davayı halletmek Verb
settle a case out of court
bir davayı mahkeme dışında halletmek Verb
settle a claim
sigorta talebini halletmek Verb
settle a claim
bir talebi yerine getirmek Verb
settle a claim
talebi yerine getirmek Verb
settle a claim
(sigorta) sigorta talebini halletmek Verb
settle a continent
bir kıtaya ahali yerleştirmek Verb
settle a day
bir vade tespit etmek Verb
settle a day for a hearing
bir duruşma günü tespit etmek Verb
settle a day for a meeting
bir toplantı günü tespit etmek Verb
settle a day for a meeting
bir toplantı için bir gün tespit etmek Verb
settle a day for the meeting
toplantı için bir gün tespit etmek Verb
settle a debt
bir borcu ödemek Verb
settle a debt per contra
mahsup yoluyla bir borcu ödemek Verb
settle a deficit
açığı kapatmak Verb
settle a difference
bir ihtilafı halletmek Verb
settle a dispute
bir ihtilafı halletmek Verb
settle a dispute by arbitration
uyuşmazlığı hakem yoluyla çözümlemek Verb
settle a dispute by negotiation
uyuşmazlığı müzakere yoluyla halletmek Verb
settle a document
bir belgeyi geçerli şekilde hazırlamak Verb
settle a document
bir belgeyi kanunun gerektirdiği şekilde düzenlemek Verb
settle a doubtful case
şüpheli bir vakayı sonuçlandırmak Verb
settle a lawsuit amicably
bir davayı uzlaşma yoluyla (dostça) halletmek Verb
settle a lawsuit amicably
bir davayı dostça halletmek Verb
settle a loss
bir kaybı telafi etmek Verb
settle a loss
kaybı telafi etmek Verb
settle a matter
meseleyi halletmek Verb
settle a matter
bir meseleyi halletmek Verb
settle a matter amicably
bir şeyi dostça çözümlemek
settle a matter amicably
bir şeyi sulh yoluyla çözümlemek
settle a matter amicably
bir meseleyi dostça halletmek Verb
settle a patient for the night
bir hastanın gece bakımını üstlenmek Verb
settle a pension
emekli aylığı saptamak Verb
settle a pension
bir maaş saptamak Verb
settle a price
fiyat hakkında anlaşmak Verb
settle a query
kuşkuyu ortadan kaldırmak Verb
settle a question
bir sorunu halletmek Verb
settle a road
bir yolu sağlamlaştırmak Verb
settle a room
bir odayı düzenlemek Verb
settle a son in his profession
oğlunu kendi mesleğinde yetiştirmek Verb
settle a strategy
strateji saptamak Verb
settle a trade dispute by joint consultation
bir iş uyuşmazlığını müşterek danışma yoluyla çözümlemek Verb
settle accounts with each other
sayışmak Verb
settle accounts with sb
kozunu paylaşmak Verb
settle an account
hesabı tesviye etmek,
mec. hesabını görmek.
settle an account on time
bir borcu zamanında ödemek Verb
settle an account with
(birisiyle) hesaplaşmak Verb
settle an affair amicably
bir işi dostça halletmek Verb
settle an affair out of court
bir sorunu mahkeme dışında çözümlemek Verb
settle an amount of compensation
tazminat ödemek Verb
settle an argument
bir ihtilafı halletmek Verb
settle an estate
bir mirası paylaşmak Verb
settle an issue
bir davayı halletmek Verb
settle an issue
bir ihtilafı halletmek Verb
settle at the end of the month
ay sonunda hesaplaşmak Verb
settle business
iş halletmek Verb
settle by arbitration
hakem yoluyla çözümlemek Verb
settle by arbitration
hakem yoluyla çözmek Verb
settle by arbitration
hakem yoluyla halletmek Verb
settle by compromise
uzlaşma yoluyla halletmek Verb
settle by consent
rıza ile halletmek Verb
settle by lot
kura ile kararlaştırmak Verb
settle by negotiations
müzakereler yoluyla halletmek Verb
settle by will
vasiyetname ile bırakmak Verb
settle certain conditions
bazı koşullar üzerinde anlaşmak Verb
settle commercial colonies
ticari sömürgeler kurmak Verb
settle conditions
şartları tespit etmek Verb
settle down
kökleşmek Verb
settle down
yatışmak Verb
settle down
(coşku) yatıştırmak Verb
settle down
yerleşmek Verb
settle down
akılı başına gelmek Verb
settle down
(piyasa) istikrar bulmak Verb
settle down
(hava) sükûnet bulmak Verb
settle down for good
temelli yerleşmek Verb
settle down in A
A'da yerleşmek Verb
settle down in a locality
bir yerde yerleşmek Verb
settle down in a new place
yeni bir yere yerleşmek Verb
settle down in business
işadamı olmak Verb
settle down in the practice of law
avukat olarak yerleşmek Verb
settle down to a new job
yeni bir işe girmek Verb
settle down to married life
evlenip oturmak Verb
settle down to work
işe koyulmak Verb
settle for
sonunda kabul etmeye karar vermek Verb
settle for account
kredili satmak Verb
settle for sth
kifayet etmek Verb
settle for sth
yetinmek Verb
settle for sth
razı olmak Verb
settle his property on his children
malını çocuklarına bırakmak Verb
settle in
mesken tutmak Verb
settle in
(kış) bastırmak Verb
settle in
yerleşmek Verb
settle in life
yerleşmek Verb
settle in life
yurt tutmak Verb
settle in the country
köye yerleşmek Verb
settle insurance claims
sigorta taleplerini yerine getirmek Verb
settle into shape
yavaş yavaş şekle girmek Verb
settle land
(gemi) sahilden ayrılmak Verb
settle mutual rights or claims
haklaşmak Verb
settle old scores with
hesaplaşmak Verb
settle on
almaya karar vermek veya muvafakat etmek (tarih , randevu , toplantı , ev , araba konusunda karar vermek
; vasiyet ile para veya mal bırakmak
Verb
settle on a price
bir fiyat üzerinde anlaşmak Verb
settle on a rendezvous
bir randevu tayin etmek Verb
settle on selling
satmaya kesin karar vermek Verb
settle oneself
yerleşmek Verb
settle oneself into the chair
koltuğa kurulmak Verb
settle outstanding accounts with each other
hesaplaşmak Verb
settle payments in pounds
ödemeleri İngiliz Lirası ile yapmak Verb
settle payments in pounds
ödemeyi pound ile yapmak Verb
settle peace
barış yapmak Verb
settle points of law
hukuki hususları açıklığa kavuşturmak Verb
settle population
bir halkı yerleştirmek Verb
settle sb's hash
birinin işlerini altüst etmek Verb
settle sb's hash
birinin tafracılığını dizginlemek Verb
settle sb's hash
işini bozmak Verb
settle something by lot
bir şeyi kura ile halletmek Verb
settle something privately
bir şeyi özel olarak halletmek Verb
settle something quickly and finally
kestirmek ip atmak Verb
settle something upon sb
bir şeyi birinin üstüne devir ve ferağ etmek Verb
settle soon into shape
çok geçmeden yoluna girmek Verb
settle strategy for election
seçim için strateji saptamak Verb
settle the amount of compensation
tazminat miktarı üzerinde anlaşmak Verb
settle the average
avaryayı tespit etmek Verb
settle the balance on delivery
bakiyesini tesliminde ödemek Verb
settle the matter among yourselves
konuyu ara nızda halledin
settle the outstanding balance
cari hesabı kapatmak Verb, Accounting
settle the succession
veraset sırasını tespit etmek Verb
settle the succession
veraset silsilesini kararlaştırmak Verb
settle the succession
veraset silsilesini tespit etmek Verb
settle the terms
şartları tespit etmek Verb
settle the terms of a contract
bir sözleşmenin şartlarını tespit etmek Verb
settle their differences
sulh olmak Verb
settle trade disputes by arbiration
iş ihtilaflarını hakem yoluyla çözümlemek Verb
settle troops in barracks
askeri barakalarına yerleştirmek Verb
settle up
hesap görmek Verb
settle up
uzlaşmak Verb
settle up
intaç etmek Verb
settle up
mirası paylaştırmak Verb
settle up with sb
biriyle hesaplaşmak Verb
settle up with sb
(otel , restoran vb) hesap kesmek Verb
(accounts) to settle with each other
takas etmek Verb
causing to settle in
iskân
freedom to settle anywhere
dilenen yerde yerleşme özgürlüğü
have a score to settle (with someone)
(biriyle) görülecek hesabı olmak Verb
to settle the estate of a deceased
bir ölenin terekesinin gerektiği şekilde dağıtılması
English-Turkish phrases from Zargan's own database