sinir

Turkish-English Translation

  1. Noun, Anatomy nerve
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

diş siniri
dental nerve
işitme siniri
auditory nerve Noun, Psychology
sinir blokajı
nerve block Noun, Medicine
siyatik siniri
sciatic nerve Noun, Anatomy
vagus siniri
vagus nerve Noun, Anatomy
vagus siniri stimülasyonu
vagus nerve stimulation (VNS) Noun, Medicine
sinir ...
nervous
sinir ağı
plexus
sinir bloklama, bloklama, bloklamak, sinir bloku, sinir bloğu
nerve block Noun, Medicine
sinir bozucu
annoying
sinir bozucu
jarring
sinir bozucu
stupid
sinir bozucu
pesky
sinir bozucu
frustrating Adjective
sinir bozucu kimse veya şey
stinker
sinir bozucu şey
unpleasant jar to the nerves
sinir etmek
to grate on the nerves Verb
sinir gazı
nerve gas
sinir gerginliği
suspense of mind
sinir gerginliği
jarring of the nerves
sinir harbi
war of nerves
sinir hastalığı
nervous derangement
sinir hastalığı
nerve case
sinir hastalığından ötürü iri harflerle yazma
macrography
sinir hastası
nerve patient Noun
sinir hücresi
nerve cell Noun, Medicine
sinir ileticisi
neurotransmitter Noun, Psychology
sinir krizi
crackup
sinir krizi
the needle
sinir krizi
mental shock
sinir krizi
nervous attack
sinir krizi
breakdown
sinir krizi
nervous breakdown
sinir krizi
nervous depression
sinir krizi geçirmek
to crack up Verb
sinir krizi geçirmek
to throw a wobbly Verb
sinir krizi geçirmek
to have a nervous breakdown Verb
sinir merkezi
nerve centre
sinir rahatsızlığı
mental breakdown
sinir sistemi
neural system Noun, Anatomy
sinir sistemi
nervous system Noun, Anatomy
sinir sistemi ile ilgili
nervous Adjective
sinir ucu
nerve ending
sinir yolağı
neural pathway Noun, Anatomy
sinir yorgunluğu
nervous exhaustion
sinir zayıflığı
nervous debility
akıl ve sinir hastalıkları hastanesi
reception institute
baştan aşağı sinir kesilmek
to have one's nerves frayed at both ends Verb
beyin ve omuriliğin dışında kalan sinir sistemi
peripheral nervous system
birini sinir etmek
to make someone nervous Verb
çevresel sinir sistemi
peripheral nervous system Noun, Psychology
gürültülü ve sinir bozucu konuşma
gaff
ilacın sinir sistemi üzerindeki etkisi
the action of the drug on the nervous system
merkezi sinir sistemi
central nervous system Noun, Psychology
otonomik sinir sistemi
autonomic nervous system Noun, Psychology
periferik sinir sistemi
peripheral nervous system Noun, Psychology
somatik sinir sistemi
somatic nervous system Noun, Psychology
vagal sinir stimülasyonu
vagus nerve stimulation: A medical treatment that involves delivering electrical impulses to the vagus
nerve. It is used as an adjunctive treatment for certain types of intractable epilepsy and treatment-resistant depression. (Wikipedia)
Adjective, Medicine
vagal sinir stimülasyonu
vagus nerve stimulation (VNS) Noun, Medicine
vagal sinir stimülatörü
vagus nerve stimulator (VNS) Noun, Medical Equipment
vagal sinir uyarımı
vagus nerve stimulation: A medical treatment that involves delivering electrical impulses to the vagus
nerve. It is used as an adjunctive treatment for certain types of intractable epilepsy and treatment-resistant depression. (Wikipedia)
Noun, Medicine
alt sınır
lower limitation
bölgesel sınır
parochial boundary
giriş; sınır
entry
kapalı sınır
closed frontier
milli sınır
natural boundary
sınır
barrier
sınır
range
sınır
limit Information Technology
sınır
confine
sınır
bourn
sınır
edge
sınır
deadline
sınır
frontier
sınır
demarcation Noun
sınır
bordering
sınır
stint
sınır
side
sınır
compass
sınır
measure
sınır
terminal
sınır
brand
sınır
watershed
sınır
border Information Technology
sınır
margin
sınır
border-line
sınır
purlieu
sınır
state
sınır
boundary Information Technology
sınır
tether
sınır
verge
sınır
bothy
sınır
lines
sınır
rubicon
sınır
bound
sınır
rim
sınır
border land
sınır
ambit
sınır
terminus
sınır
nought
sınır
limitation Noun
sınır
rating
sınır
restriction
sınır
termination
sınır
board
sınır
bounds
sınır
butt
sınır
butting
sınır
coast
sınır
curb
sınır
division
sınır
end
sınır
hedge
sınır
hem
sınır
mark
sınır
mete
sınır
borderline Noun, Psychoanalysis
sınır arazisi
border territory
sınır aşmak
to trespass beyond the boundary Verb
sınır bekçileri
border guards Noun
sınır bekçisi
border warden
sınır belirtmek
to designate boundaries Verb
sınır bölgesi
marginal district
sınır bölgesi
border zone
sınır bölgesi
frontier district
sınır bölgesi
march
sınır bölgesi
borderland
sınır bölgesi
border area
sınır bölgesi
frontier area
sınır bölgesi
frontier
sınır çekme
demarcation Noun
sınır çekmek
to fix a boundary Verb
sınır çizgisi
line
sınır çizgisi
line of demarcation
sınır çizgisi
boundary line
sınır çizgisi
borderline
sınır çizgisi
demarcation line
sınır çizme
demarcation Noun
sınır çizmek
to form a boundary Verb
sınır çizmek
to delimit Verb
sınır da
limitary
sınır davası
frontier dispute Noun
sınır davası
boundary suit Noun
sınır değer
boundary value Information Technology
sınır direği
boundry post
sınır durakı
border station
sınır evi
house on the border
sınır eyaleti
border district
sınır formaliteleri
frontier formalities Noun
sınır formaliteleri
formalities at the frontier Noun
sınır geçme
border crossing
sınır gümrüğü
custom house on the frontier
sınır gümrüğü
boundary customs
sınır gümrüğü
frontier custom house
sınır hizmeti
border service
sınır ihtilafı
case of boundary
sınır işareti
terminus
sınır işareti
boundary mark
sınır işareti
boundry mark
sınır ışıkları
border lights Noun
sınır ısısı
latent heat
sınır istasyonu
border station
sınır karakolu
border commission
sınır kenti
border town
sınır komisyonu
border commission
sınır kontrolu
border control
sınır kontrolü
frontier control
sınır kontrolü
border control
sınır koymak
to border Verb
sınır koymak
to inhibit Verb
sınır koymak
to put a limit Verb
sınır köyü
border village
sınır memuru
border official
sınır olayı
border incident
sınır olayı
frontier incident
sınır polisi
border police
sınır sakini
(US) frontiersman
sınır sakini
frontiersman
sınır saptamak
to fix a boundary Verb
sınır savaşı
border war
sınır şehri
town on the frontier
sınır sorunu
frontier problem
sınır sorunu
frontier question
sınır sorunu
boundary question
sınır taşı
abuttal stone
sınır taşı
border stone
sınır tespiti
fixation of the boundaries
sınır trafiği
frontier traffic
sınır tvu
frontier station
sınır tvu
border station
sınır ülke
border country
sınır, hudut
border
uç sınır
extreme limitation
uç sınır
outboundary
üst sınır
ceiling
yapay sınır
artificial boundary
yatay sınır
contour
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Duyulardan ve hareketlerden gelen uyarıları organlardan ... ve bunların oluşturduğu demet
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

sınır
İki devletin topraklarını, değişiklik gösteren iki ... il, ilçe, arâzi vb