space

  1. uzay, boşluk, feza.
    to travel through space: uzayda seyahat etmek.
    in outer space: uzayda.
  2. alan, yer, meydan.
  3. uzaklık, mesafe.
    in the space of ten km. the road goes up. Keep some space between you and the car ahead.
  4. Mathematics uzay, mekân, feza.
    space curve: uzay eğrisi.
  5. (oturacak vb.) yer.
    enough space at the table for 8 people. to find a parking space .
  6. fasıla, zaman aralığı.
    the space between meals.
    for a space: bir müddet için.
  7. Printing (a) ilânın gazetede/dergide kapladığı yer, (b) espas, iki kelime arasını açmak için kullanılan maden parçası.
  8. Music ara.
  9. Telegram fasıla, aralık, hatta akımın gitmediği zaman sürsesi.
  10. Verb aralık/fasıla/boşluk bırakmak, aralamak.
  11. Verb aralıklara bölmek.
atmosfer dışı uzay Noun, International Law
Hava yolu ile yük taşımacılığı ve uzay taşımacılığı (NACE kodu: 51.2) Noun, Trades-Professions
park edilmesi güç bir yere arabasını park etmek Verb
Uzay taşımacılığı (NACE kodu: 51.22) Noun, Trades-Professions
geçiş nesnesi Noun, Psychoanalysis
geçiş alanı Noun, Psychoanalysis
reklam alanı Noun, Advertising
afiş-reklam asılan yer
reklam afişi asılan yer
reklam için ayrılan yer
ilan yeri
ilgin uzay.
hava boşluğu, havanın kapladığı boşluk. Noun
oda vb. gibi kapalı bir yerdeki solunulabilir hava miktarı. Noun
arsa, şehir, memleket vb. üzerindeki atmosfer bölgesi. Noun
hava sahası Noun, International Law
cebirsel eşlek uzayı
nefes alacak yer bırakmak Verb
ilan için ayrılan yer
geriletmek Verb, Information Technology
ilan sayfası (bir gazete ya da dergiye ek koyabilmek için satın alınması gereken tam boy sayfalık reklam yeri
geminin balyaya da çuval olarak alabileceği yük kapasitesi
geminin balya veya çuval olarak alabileceği yük kapasitesi
yeri dar olmak Verb
yeri az olmak Verb
boş yer
gemide yer ayırtmak Verb

breathing spell ile ayni anlama gelir. dinlenme veya düşünme fırsatı/olanağı/zamanı, rahat nefes alabilme olanağı. Noun
rahatça hareket edebilecek/çalışabilecek yer.
The train was so crowded that there was hardly breathing space. Noun
mezar yeri Noun
yük yeri
boş yer
ölü hacim
kapalı alan Noun, Construction
dar yer
yolculuğun geri kalan bölümü
sıkışık
dead ground ile ayni anlama gelir. menzil dışı, ateş sahasının dışında kalan alan.
havasız/havalandırılmayan yer. Noun
sonsuz uzay. Noun
türem uzayı.
disk alanı Information Technology
çift aralık (satır aralığı) Information Technology
mekândan tasarruf
bir gazetenin başyazıya ayrılan bölümü
etrafı çevrili mekân
bol yer
Öklit uzayı, 3 boyutlu uzay.
üretim mekânı
fabrika üretim mekânı
kaplanan yer
(sergi) alanı
zemin sathı
taban yüzü
açıklık
(deniz) boş hacim
yük yeri
tahıl hacmi (geminin yük yerlerini fit küp olarak belirleyen tahmil kapasitesi
(matbaacılıkta) en kısa aralık, harfler/işaretler arasındaki en küçük açıklık. Noun
istenen boşluk Information Technology
Hilbert uzayı. Noun
konut yeri
konut mekânı
kapalı alan Noun, Management
sanayinin kullandığı alan
iç uzay: uzayın yeryüzüne yakın kısmı. Noun
insanın iç dünyası. Noun
denizaltı âlemi. Noun
satır arası
boş yer bırakmak Verb
depoda mekân kiraya vermek Verb
az yer
mahdut yer
satır arası
oturma/misafir odası. Noun
lebensraum Noun
yükleme yeri
marj genişliği
marj genişliği
dar yer
bir ilanın kaplayacağı yer
bölünemez boşluk Information Technology
bölünemez boşluk Information Technology
fazla yer işgal etmek Verb
büro mekânı
büro mekanı
meydanlık
açık yer
boş arazi
meydan
açık alan
alan
saha
dış uzay, yer atmosferinin ötesindeki uzay.
park etme yeri
yolcu kapasitesi
kişisel alan Noun, Sociology
fabrika arazisi
yer kıtlığı çekmek Verb
olasılık uzayı Noun, Statistics
umuma açık yer Noun
kamusal alan Noun, Sociology
satılmamış reklam yeri
bir dergide indirimli fiyatla satılan
kiralık mekân
kiralık mekân
yer ayırtma
yer ayırmak Verb
oturma mekânı
hava sahanlığı hakkı
yerden tasarruf etmek Verb
raf yeri
gemi ambarında yük için ayrılan yer
metin satırları arasında boşluk bırakılmamış daktilo yazısı
sergileme yeri
ayakta duracak yer
gözü dalmak Verb
depo mekânı
mağaza yüzölçümü
dar alan Noun
uzayda yolculuk etmek Verb
boş mekân
uzay çağı
(daktiloda) aralık tuşu, atlama tuşu.
(US) reklam yeri satın alıcısı
uzay kapsülü.
uzay merkezi
boşluk karakteri Information Technology
(US) ilan ücreti
belirli bir oran üstünde ilan verenlere gazete veya dergi idaresince yapılan indirim
uzay asansörü Noun, Spacecraft Industry
uzay araştırması
uzay araştırma
uzay araştırmaları Noun, Astrophysics
uzay keşifleri Noun, Astrophysics
reklam satır ücreti
uzay kurgubilim
uzay uçuşu.
adımlık
soba.
uzay kaskı
uzay endüstrisi
(daktilo) ara tuşu
uzay laboratuvarı
lattice ile ayni anlama gelir. buzsul örgüsü: bir buzsul içinde özdeciklerin titreşime başladıkları
ortalama yerlemlerinin oluşturduğu düzenli ağ.
uzay örgüsü.
uzay gemisi
uzay kanunu
uzay hukuku Noun, Law
uzay tababeti, uzaya gönderilenlerin sağlık konuları ile uğraşan tıp dalı.
uzay seyri
bir aylık süre
on yıllık süre
mühlet
uzaydan bilgi gönderen uydu.
uzay programı
uzay yarışı
(US) ilan tarifesi
sergi yeri ücretleri Noun
sergi yeri kirası
uzay araştırması
uzay roketi
(US) ilan yeri satışı
uzay vargel aracı: uydu ile yer istasyonu arasında yolcu ve malzeme taşıyan uzay aracı.
uzay istasyonu.
uzay giysisi
çalışma mekânı
uzay yolculuğu
uzay antlaşması
uzay yolculuğu
uzay taşıt aracı
uzayda yürüme, uzay aracının dışında yürüme.
uzay atölyesi
satır başına ücret alan makale yazarı
yerleşme şekillerini bir semtin kent merkezine ulaşma olanaklarıyla semtin genişliği arasındaki farkların
avantajlarının ve sakıncalarının bir sonucu
kent kesimlerindeki yerleşme yerlerinin incelenmesinde kullanılan kuramsal örnek
(Br) sanayiin kapladığı alandan alınan vergi
zarfında
büyük boy ilanlar Noun
(US) büyük boyutlu ilanlar Noun
ölçülebilir zaman süresi
açık alan katsayısı
açık hava reklamları için yer kiralayan ya da satın alan reklam ajansı çalışanı
uzay yasası
aşağı