stick out

  1. çıkıntı yapmak, çıkıntılı/kabarık durmak, kabar(t)mak.
    stick it out: sonuna kadar dayanmak.
    stick
    out one's chest: göğsünü şişirmek.
    stick out one's hand before stopping: (otomobilde) duracağını göstermek için elini uzatmak.
    stick out for higher wages: ısrarla fazla ücret istemek.
    stick out one's neck: tehlikeye atılmak, kelleyi koltuğa almak.
birinin dikkatini çekmek Verb
birine önemli gelmek Verb
gözebatan/şüpheli kimse. Noun
daha yüksek maaş için direnmek Verb
daha yüksek maaş üzerinde ısrar etmek Verb
daha yüksek ücret istemek Verb
birşeyde ısrar etmek Verb
birşeyden aşağısını kabul etmemek Verb
birşeyde diretmek Verb
birini bezdirmek Verb
birinin dikkatini çekmek Verb
birine önemli gelmek Verb
göze batmak, derhal göze çarpmak.
You'll stick out like a sore thumb with that hat on.
devam etmek Verb
sürdürmek Verb
kelleyi koltuğa almak, büyük bir tehlikeye atılmak.
A politician supporting an unpopular law is sticking
his neck out: he may loose the next election.
tehlikeyi göze almak, kelleyi koltuğa almak, tehlikeye göğüs germek.
dayanmak, tahammül etmek, kahrını çekmek.
fikrini belirterek risk almak Verb
fikrini söylemeye cesaret etmek Verb
elini taşın altına koymak Verb