stuck

  1. Verb (bkz: stick )
    (geç.z.&s.f.).
  2. Verb saplanmış, saplanıp kalmış, sıkışmış, takılmış, yapışmış.
(a) saplanmak, sıkışıp kalmak, yolda kalmak, (çamura vb.) batmak, apışmak, takılıp kalmak, ilerleyememek,
ne yapacağını bilememek.
The mouse got stuck in a hole. Ask for help the minute you are stuck . He used the dictionary when he got stuck on words. We were stuck in that town for many years.
(a) saplanmak, sıkışıp kalmak, yolda kalmak, (çamura vb.) batmak, apışmak, takılıp kalmak, ilerleyememek,
ne yapacağını bilememek.
The mouse got stuck in a hole. Ask for help the minute you are stuck . He used the dictionary when he got stuck on words. We were stuck in that town for many years.
kötü ya da değersiz bir mal ya da hizmet satın almış olmak Verb
başına kalmış durumda olmak Verb
kazıklanmak Verb
saplı
mahsur
tutkun, vurgun, âşık, sevdalı, abayı yakmış.
saplanmak Verb
saplanmak Verb
birine kalmak Verb
biri başına kalmak Verb
biriyle kalakalmak Verb
biriyle birlikte zaman geçirmek zorunda kalmak Verb
birşey başına kalmak Verb
birşeyle kalakalmak Verb
hevesle/şevkle (bir işe) başlamak.
Come on, let's get stuck in.
konuşmanın ortasında takılıp kalmak Verb
çamura saplanıp kalmak Verb
çamura batmak Verb
takılmak Verb
boğazlanan domuz gibi
birbirine şaşkın şaşkın bakmak Verb