sufficient

  1. Adjective yeter, yeterli, kâfi.
    This sum is sufficient for the journey: Bu para seyahate yeter.
    There
    was just sufficient water for drinking: Ancak içmeye yetecek kadar su vardı.
  2. Adjective maksada elverişli, uygun, münasip.
  3. Adjective (bkz: competent ).
kâfi gelmek Verb
yeterli olmak Verb
(senet , çek) yetersiz karşılık
yeterli alacak durumu
yeterli neden
yeterli derecede Fransızca bilmek
yeterli şart
yeterli bedel
yeterli kanıt
kabul edilebilir delil
yeterli fon
kanunen geçerlilik
kanunen caiz
(nisap) yeterli çoğunluk
kâfi gelir
yeterli gelir
yeterli oy sayısı
yeterli neden
yeterli güvence
yeterli miktarda erzak
Her günün derdi o güne yeter. (Sabah ola hayır ola).
gerekçesiz işten çıkarmak Verb
gerekçe yeterli görülmediğinden reddetmek Verb
kanunen geçerli delil
geçinecek kadar para kazanmak Verb
iyi işleyen frenler Noun
kanunen yeterli delil
hesap müsait değil
hesap müsait değil