suit one

English Turkish Phrases

suit one's book
işine gelmek.
That suits my book: Bu işime gelir.
It won't suit my book: O işime gelmez.
suit one's expenditure
parasını iyi kullanmak Verb
suit one's expenditure to one's income
giderini gelirine uydurmak Verb
suit one's expenditure to one's income
gelirinıgiderine uydurmak Verb
suit one's expenditure to one's income
gider gelirine uydurmak Verb
suit one's purpose
iyi olmak Verb
suit one's words to the situation
ağız kullanmak Verb
alter (a fact) to suit one's own purposes
yaraştırmak Verb
focus opera glasses to suit one's sight
opera dürbününü gözüne göre ayarlamak Verb
enforce one's claims by suit
(alacağını) dava yoluyla almak Verb
press one's suit
sevgisini belirtmek Verb
push one's suit
sözünü dinletmek Verb
recover in one's suit
(US) davasını kazanmak Verb
win one's suit
(US) davasını kazanmak Verb
withdrawal of one's suit
(US) davasını geri alma
English-Turkish phrases from Zargan's own database