sweet

English-Turkish Translation

  1. tatlı, şekerli, ballı.
    as sweet as honey: bal gibi tatlı.
    sweet stuff: şekerleme.
  2. lezzetli, şeker/bal gibi.
  3. taze, yeni, bayatlamamış.
    This milk is still sweet .
  4. güzel kokulu, nefis, mis gibi.
    to smell sweet: mis gibi/güzel kokmak.
  5. hoş, lâtif, güzel, âhenkli, kulağa hoş gelen.
    say sweet nothings to someone: birine güzel/tatlı sözler söylemek.
  6. sevgili, kıymetli, sevimli, şirin, cana yakın.
    She's a sweet person: Çok cana yakındır.
    a sweet girl.
  7. mülâyim, yumuşak, kibar, nazik.
    sweet temper: mülâyim mizaç.
    That's very sweet of you: Çok naziksiniz.
  8. hassas, içli.
  9. (toprak) verimli, mümbit.
  10. (şarap vb.) sert olmayan, şeker vb. ihtiva eden.
    sweet wines.
  11. Chemistry arı, saf, katışıksız, yabancı maddelerden arıtılmış.
  12. Music (caz vb.) hafif, yavaş tempolu, gürültüsüz.
    to run sweet: (motor) gürültüsüz işlemek.
  13. tatlılıkla, hoş/mülâyim bir şekilde.
  14. tatlılık.
  15. tatlı/hoş/lâtif şey.
  16. tatlı (yemek), şekerleme, bonbon.
    have a sweet tooth: tatlı şeylere düşkün olmak.
  17. güzel ve hoş kokulu şey.
  18. sevgili.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

at one's own sweet will
keyfine göre, canı nasıl isterse.
(fruit) to get ripe and sweet
ballanmak Verb
a sweet
zerde
bitter and sweet
acı tatlı
bitter sweet
tadı hem acı hem de tatlı olan
bitter sweet
iyi ve kötü yanı olan
boiled sweet
sert şekerleme, akide şekeri.
make sweet
tatlılaştırmak Verb
sweet alyssum
yeşil alisum
(Lobularia maritima). Noun
sweet and good hearted
melek gibi
sweet and sour
hem tatlı hem de ekşi lezzeti olan
sweet and sours of life
hayatın acı ve tatlı tarafları Noun
sweet basil
fesleğen, reyhan
(Ocimum basilicum). Noun
sweet bay
defne
(Laurus nobilis). Noun
sweet bay
manolya Noun
sweet bay
Akdeniz defnesi Noun, Food-Kitchen
sweet briar
yaban gülü
sweet cherry
tatlı kiraz (ağacı)
(Prunus avium). Noun, Botany
sweet cherry
tatlı kiraz (meyve). Noun
sweet cicely
piçekli
(Myrrhis odorata). Maydanozgillerden yaprakları anason gibi kokan bir bitki. Noun
sweet cicely
aksalkım
(Osmorhiza): Amerikada yetişen ve beyaz salkım çiçekler açan kalımlı bir bitki. Noun
sweet cider
elma suyu. Noun
sweet clover
kokulu yonca Noun
sweet corn
tatlı mısır
(Zea Mays saccharata). Noun
sweet corn
taze/sütlü mısır. Noun
sweet crab apple
dağ elması
(Malus coronaria): çiçekleri önce pembedir, sonra beyaza döner. Ufacık elmalar verir.
sweet department
tatlı ve şekerleme reyonu
sweet equity
(US) şahsi sermaye olmaması durumunda
sweet equity
emek karşılığı hisse senedi satın alınması
sweet flag
azak eyeri
(Acorus Calamus): süngü gibi uzun yapraklı, kokulu köklü bir bitki. Noun
sweet gale
kokulu mersin
(Myrica Gale): bataklıklarda yetişen güzel kokulu bir fidan. Noun
sweet gum
ak amber
(Liquidambar Styraciflua). Noun
sweet gum
ak amber kerestesi, kızıl-kahverengi olup mobilyacılıkta kullanılır. Noun
sweet gum
günlük: ak amberden elde edilir, ilâç ve parfüm yapılır. Noun
sweet herbs
baharat olarak kullanılan bitkiler.
sweet job
tatlı ve kârlı iş
sweet little think
yavrucuk
sweet marjoram
mercankök, sıçan kulağı
(Marjorana hortensis): kokulu yaprakları yemeklere rayiha vermekte kullanılan bir ot. Noun
sweet nothings
(mizahî anlamda/az kullanılır) tatlı sevda sözleri, tatlı ve boş /aldatıcı vaitler.
sweet on
meftun, âşık.
be sweet on someone: birine meftun/âşık olmak, abayı yakmak.
sweet orange
tatlı portakal. Noun
sweet pastry
baklava
sweet pea
ıtırşahî, kokulu bezelye çiçeği
(Lathyrus odoratus): güzel kokulu çiçekler açan tırmanıcı bir bitki. Noun
sweet pepper
tatlı biber, dolmalık biber
(Capsicum frutescens grossum).
bell pepper ile ayni anlama gelir. Noun
sweet potato
tatlı patates
(Ipomoea batatas).
sweet potato
tatlı patates
(Ipomoea Batatas). Noun
sweet potato
ocarina Noun
sweet potato
tatlı patates Noun, Plant Species
sweet red pepper
kapya biberi Noun, Food-Kitchen
sweet reed
şeker kamışı
sweet sedge
eyir otu
(Acorus calamus).
sweet shop
şekerci dükkânı. Noun
sweet smell
rayiha
sweet smelling
kokulu
sweet talk
yaltaklanma, dalkavukluk, tabasbus, müdahene, tatlı sözlerle kandırma. Noun
sweet talks
samimi olmayan kandırıcı konuşma
sweet taste
tat
sweet taste
tatlılık
sweet tooth
tatlı şeylere olan düşkünlük.
have a sweet tooth: tatlı şeyleri çok sevmek. Noun
sweet viburnum
sheepberry Noun
sweet water
gliserol eriyiği. Noun
sweet water
şeker tasfiyesinde en son kalan şekerli su, şerbet. Noun
sweet william
hüsnüyusuf çiçeği
(Dianthus barbatus). Noun
sweet william
hüsnüyusuf Noun, Botany
sweet wine
tatlı şarap
(fruit) to get sweet (owing to ripening
tatlılaşmak Verb
(fruit) to get sweet (owing to ripening
tatlanmak Verb
a kind of sweet pastry
kadayıf
a sweet prepared in many varieties with sesame oil
helva
a sweet yeast bread
paskalya çöreği
as sweet as a nut
iki dirhem bir çekirdek
bay tree, sweet bay

bay ile ayni anlama gelir. defne
(Laurus nobilis).
bay leaf: defne yaprağı.
green sweet pepper
yeşil dolmalık biber Noun, Food-Kitchen
have a sweet tooth
ağzının tadını bilmek Verb
make (a fruit) sweet (by ripening it
tatlandırmak Verb
not sweet enough to the taste
tatsız
red sweet pepper
kırmızı dolmalık biber Noun, Food-Kitchen
stomach sweet bread
sweetbread (1). Noun
yellow sweet pepper
sarı dolmalık biber Noun, Food-Kitchen
My Sweet Pepper Land
Tatlı Biber Diyarım Proper Name, Cinema
English-Turkish phrases from Zargan's own database