tanık

Turkish-English Translation

  1. Noun, Law witness
  2. attest
  3. eyewitness
  4. attestant
  5. attestor
  6. deponent
  7. testifier
  8. witnesser
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

görgü tanığı
eye witness Noun, Law
savunma tanığı
defense witness Noun, Law
savunmanın tanığı
defense witness Noun, Law
tanığın dinlenmesi
hearing of witness Noun, Law
(yeminli ifade veren) tanık
deposer
adli tanık
witness in court
aracı tanık
intermediate witness
bağımsız tanık
independent witness
baş tanık
chief witness
baş tanık
material witness
baş tanık
principal witness
bilirkişi tanık
skilled witness
bilirkişi tanık
expert-witness Noun, Law
davaya katılan tanık
prosecuting witness
davete icabet etmeyen tanık
defaulting witness
destekleyici tanık
corroborator
duruşmaya cebren getirilebilecek tanık
compellable witness
duruşmaya gelmeyen tanık
defaulting witness
duruşmaya zorla getirilebilecek tanık
compellable witness
ehliyetsiz tanık
incompetent witness
en önemli tanık
key witness
esas tanık
principal witness
gizli tanık
anonymous witness Noun, Law
güvenilir tanık
trusworthy witness
güvenilir tanık
unimpeachable witness
güvenilir tanık
trustworthy witness
güvenilir tanık
reliable witness
güvenilmez tanık
slippery witness
hala hayatta bulunan tanık
still living witness
hâlâ hayatta bulunan tanık
still living witness
itiraz edilebilecek tanık
challengeable witness
karşı tanık
counter-witness
karşı tanık
counterwitness
kefili tasdik eden tanık
attestor of a cautioner
onaylanan tanık
attesting witness
onaylayan tanık
attesting witness
önemli tanık
material witness
rüşvet alan tanık
bribed witness
rüşvet satın alınan tanık
bribed witness
sağ tanık
still living witness
sahte tanık
false witness
satın alınabilen tanık
knight of the post
sözüne güvenilebilecek tanık
credible witness
sözüne güvenilecek tanık
credible witness
taraf tutan tanık
swift witness
taraf tutan tanık
interested witness
taraf tutan tanık
hostile witness
tarafgir tanık
swift witness
tarafsız tanık
outside witness
tasdik eden tanık
attesting witness
yalan beyanda bulunan tanık
false witness
yalan yere yemin eden tanık
forsworn witness
yalancı tanık
straw man
yalancı tanık
false witness Noun, Law
yemin ettirilmiş tanık
sworn witness
yeminli tanık
sworn witness
yeminli tanık
witness under oath
zorla getirilebilecek tanık
compellable witness
tanık çağırmaktan vazgeçmek
to dispense with the calling of witness Verb
tanık celbi
witness summons
tanık celbi
calling of witness
tanık celbi
(Br) witness summons
tanık celbi
(Lat.) subpoena
tanık dinleme
hearing of evidence
tanık dinlemek
to hear witness Verb
tanık dinlemek
to hear evidence Verb
tanık dinlemek
to hear a witness Verb
tanık dinlemek
to hear the evidence Verb
tanık dinlenmesi
hearing of witness Noun, Law
tanık getirmek
to adduce a witness Verb
tanık getirmek
to bring forward a witness Verb
tanık getirmek
to produce a witness Verb
tanık gösterme
specification of witness
tanık göstermek
to produce testimony Verb
tanık göstermek
to produce a witness Verb
tanık herhangi bir suçu itiraf ettiğinde
immunity bath
tanık ifadesi
parol evidence Noun
tanık ifadesi
statement made by a witness Noun
tanık ifadesi alma
taking of testimony
tanık ifadesi dinlemek
to take evidence Verb
tanık ifadesini alır
master in chancery
tanık ifadesini geri almak
to withdraw testimony Verb
tanık ifadesiyle ispat
proof by the evidence of witness
tanık kabul etmemek
to take exception of a witness Verb
tanık koltuğu
witness chair
Tanık Koruma Kurulu
Board of Witness Protection Noun, Organizations
tanık kürsüsü
witness stand
tanık kürsüsü
witness bench
tanık kürsüsü
witness box
tanık kürsüsünde olmak
to be in the box Verb
tanık kürsüsünden inmek
to stand down Verb, Law
tanık mahkemedeymiş gibi duruşma sırasında okunacak ifade
deposition de bene esse
tanık masrafları
witness expenses Noun
tanık olarak
in witness whereof
tanık olarak (mahkeme huzuruna) çıkmak
to appear as witness Verb
tanık olarak çağırmak
to obtest Verb
tanık olarak çağırmak
to put on Verb, Law
tanık olarak mahkemeye çağrılmak
to be called as witness Verb
tanık olarak yemin etmek
to be sworn in as a witness Verb
tanık olarak yemin etmek
to be sworn in as witness Verb
tanık olma ehliyetsizliği
disqualification from being a witness
tanık önünde ifade vermek
to declare before witness Verb
tanık satın almak
to buy witness Verb
tanık sıfatıyla birine yalan yere yemin ettirmek
to suborn Verb
tanık sıfatıyla mahkemeye çıkmak
to appear as witness Verb
tanık sıfatıyla onaylama
attestation as witness
tanık sıfatıyla yalan yere yemin etmek
to commit perjury Verb
tanık sırası
the witnesses'bench
tanık ücreti
witness fee
tanıklık etmeye ehliyetli tanık
competent to give evidence
(mahkeme) tanık yeri
stand
(tanık)
to be at variance with (witness)
bir ifadeyi kanıtlayacak tanık sağlamak
to produce testimony to a statement Verb
bir ifadeyi teyit edecek tanık göstermek
to produce testimony to a statement Verb
bir şeye tanık olmak
to be a witness of sth Verb
bir tanığı yeniden tanık kürsüsüne çıkarmak
to reproduce a witness Verb
bir tanık getirme
bringing forward of a witness
bir tanık göstermek
to bring forward a witness Verb
bir vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak bulunmak
to attest a will Verb
birini tanık göstermek
to call someone as witness Verb
birini tanık kürsüsüne çıkarmak
to put someone on the stand Verb
birini tanık olarak çağırmak
to subpoena someone as witness Verb
çelişen tanık ifadeleri
conflicting testimony Noun
davalı tanık dinletme hakkı
counter-enquiry
davaya ilkin tanık dinlemekle başlamak
to begin with the hearing evidence Verb
doğrudan tanık ifadesi
positive testimony Noun
gizli tanık ifadeleri
anonymous witness testimonies Noun, Law
kesin tanık ifadesi
positive statement Noun
mahkemede tanık iskemlesi
hot seat
mahkemeye gerçeğe aykırı tanık getirme
subornation perjury
sözlü ve tanık önünde düzenlenmiş vasiyetname
nuncupative will
umumun tanık olduğu skandal
open scandal
vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak bulunmak
to attest a will Verb
'ye tanık olarak
in testimony where of
yeminli tanık ifadesi
testimony Noun, Law
yeni bir otomobilin kalitesine tanık olmak
to bear witness to the quality of a new car Verb
yukarıdakilere tanık olarak imzamı atıyorum
witness my own hand
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir kimse veya şeyi, bir olayı ... bildiğini anlatan kimse, şâhit
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.