tangible

  1. dokunulabilir, ele/avuca gelir, maddesel, maddî.
    the tangible world: maddî dünya.
  2. gerçek, hakikî, hissedilir, gözle görülebilir, akla yatar, kavranabilir, hayalî olmayan.
    a tangible
    evidence. the tangible benefits of sunshine.
  3. kesin, kat'î.
    The police need tangible proof of his guilt before they can act against him.
  4. paraya çevrilebilir, maddî (kıymet/mal).
    tangible assets. tangible personal property.
somut olmayan Adjective
somut olmayan kültürel miras Noun, International Law
Diğer makine, ekipman ve maddi malların kiralanması ve leasingi (NACE kodu: 77.3) Noun, Trades-Professions
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer makine, ekipman ve eşyaların kiralanması ve leasingi (NACE kodu: 77.39) Noun, Trades-Professions
tecessüm etmek Verb
tecessüm
maddi ve manevi Adjective
maddi ve manevi zarar Noun, Law
maddi varlık Noun, Economics
maddi kıymetler Noun
maddi varlıklar, maddi kıymetler Noun
maddi duran varlıklar Noun
maddi sermaye
maddi zarar
maddi sabit kıymetler Noun
maddi duran varlıklar Noun
maddi mallar Noun
net maddi varlıklar
maddi veya gayri maddi Adjective
maddi kanıt
maddi mallar
somut sonuç Noun
elle tutulur sonuç Noun
maddi sonuç
aynî haklar Noun
maddi değer
maddi varlıklar
maddi varlıklar amortismanı
fiyat-net maddi varlıklar oranı (şirket hisse senedinin cari piyasa fiyatının şirketin net maddi varlıklar tutarına bölünmesi
fiyat net maddi varlıklar oranı
maddi duran varlıklar yeniden değerleme artışı
Satılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Noun, Accounting
Diğer Maddi Duran Varlıklar Noun, Accounting
Maddi Duran Varlıklar Yeniden Değerleme Fonu Accounting