the fore

  1. pruva direği.
    at the fore: pruva direğinde.
    the fore part: ön/baş taraf.
önde durmak Verb
ön de durmak Verb
tanınmak Verb
ilerlemek Verb
temayüz etmek Verb
ün salmak Verb
açığa çıkmak Verb
sivrilmek Verb
kendini yangından çıkmış gibi hissetmek Verb
elinin altında parası bulunmak Verb
(a) öne, başa, ön/baş tarafa.
come to the fore: başa/öne geçmek, ilerlemek, sivrilmek, seçkinleşmek,
temayüz etmek.
He soon came to the fore as a professor. (b) hazır, âmade, elde mevcut.
He's never to the fore when there's work to be done.
ön planda
bir kavgada daima ön safta olmak Verb
bir kavgada daima ön safhada olmak Verb
yakın geçmişte ün kazanmış olmak Verb
trenin baş kısmında