to leave

işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek Verb
çocuklarını ihmal etme
karısının nafakasını kasıtlı olarak ihmal etme
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak Verb
tam gitmek üzereyken
acele ile çıktı
iş akdi feshi bildirisi
iz bırakmak, etkilemek, etki altında bırakmak.
dinlendirmek Verb
genel erken ayrılma isteği
bir şeyin altında kalmamak Verb
iddialarını birer birer çürütmek, savunmasız bırakmak.
peşini bırakmamak
rahat bırakmamak
yurtdışı yasağı Noun, Law
yurtdışına çıkış yasağı Noun, Law
işini bırakması için ayartmak Verb
taşıt aracını kullanmak taşıt aracını tehlikeli bir şekilde bırakmak Verb
bir şey için izin istemek Verb
bir şey yapmak için izin istemek Verb
bir şey için izin zni istemek Verb
eve gitmek üzere izin almak Verb
Ingiltere'ye izinle dönmek Verb
temyiz etme hakkı tanımak Verb
temyize müsaade etmek Verb
yarına işe gelmeme izni olmak Verb
yarın işe gelmemek için izni olmak Verb
sen bilirsin
izin zni vermek Verb
(birilerini) kendi haline bırakmak, işlerine karışmamak.
...'i ...'in takdirine bırakmak Verb
birinin hesabında zimmet (borç) bakiyesi bırakmak Verb
borç bakiyesi bırakmak Verb
birine bir miras bırakmak Verb
bir meselenin çözümünü hakeme bırakmak Verb
bütün parasını hayır işlerine bırakmak Verb
bütün para meselelerini birine bırakmak Verb
bütün parasını hayır işlerine bırakmak Verb
güneşletmek Verb
daha yapılması gereken birçok şey olmak Verb
hiçbir şeyi tesadüfe bırakmamak Verb
hiçbir şeyi şansa bırakmamak Verb
parasını birine bırakmak Verb
malını eşine bırakmak Verb
malını karısına bırakmak Verb
takdiri okura bırakmak Verb
birini istediğini yapmaya bırakmak Verb
birine yapacağı fazla şey bırakmamak Verb
birini kendi haline başıboş bırakmak Verb
birini kendi maddi olanaklarıyla baş başa bırakmak Verb
bir şeyi şansa bırakmak Verb
birinin takdirine bırakmak Verb
jüriyi karar vermeye bırakmak Verb
takdiri okura bırakmak Verb
bir meselenin yapılmasını birine bırakmak Verb
temyiz müsaadesi Noun
dışarı çıkma müsaadesi Noun
karaya çıkma müsaadesi Noun
birinin takdirine bırakmak Verb
(birini) kendi haline/arzusuna bırakmak, işine karışmamak, serbest bırakmak.
birinin seçimine bırakmak Verb
(birinin) insafına/merhametine bırakmak, (merhametsizin) eline düşürmek.
left to the tender mercies
of: … in (insafsız) eline düşmüş.
He was left to the tender mercies of the police.
kararı birine bırakmak Verb
adli yardım dilekçesi vermek Verb
Bu işi şansa bırakamayız.