sonu/hezimeti yakın, işi bitmiş, ümit kalmamış.
He realized it was all up with him when the search party began to close in.
It's all up with us: Hapı yuttuk! yandık! mahvolduk!
(a) (birine) yetişmek, yaklaşmak.
I came up with them as they were turning the corner: Köşeyi
dönerken onlara yetiştim. (b) temin/tedarik etmek, sağlamak, (c) (plan, cevap, bir soruna çözüm vb.) bulmak, takdim/teklif etmek, öne sürmek, ortaya atmak.
We weren't able to come up with any new suggestion. He came up with a better idea.
geri kalmamak, başbaşa gitmek, rekabet etmek,
argo aşık atmak.
She tried hard to keep up with the wealthy neighbors.
Verb
haberdar/haberi olmak, günü gününe (olayları) izlemek.
to keep up with the news. to keep up on current events.
Verb
ilerleyip (birisi ile) aynı hizaya gelmek.
dayanmak, sabretmek, çekmek, tahammül etmek, müsamaha etmek.
evlenmeden birlikte yaşamak
Verb
nikâh töreninde (geline/damada) refakat etmek.
arkadaş olmak.
take up with someone: birisiyle düşüp kalkmak, sıkıfıkı olmak.
kıskançlıktan çatlamak
Verb
işi başından aşkın olmak
Verb
kömür (akaryakıt) deposunu tam doldurmak
Verb
çok sayıda menkul değeri olmak
Verb
menkul değerlerle sıkı teminat altına alınmış olmak
Verb
başka bir şirketle bağlantılı olmak
Verb
başka işlerle meşgul olmak
Verb
başka bir arabaya yetişmek
Verb
programa göre açığı kapatmak
Verb
bir teori ortaya atmak
Verb
bir şeye cevap bulmak
Verb
delil ortaya çıkarmak
Verb
acıdan iki büklüm olmak
Verb
birine bir iş ayarlamak
Verb
(borsa) birden fırlayış göstermek
Verb
enflasyona ayak uydurmak
Verb
teknolojideki gelişmeleri takip etmek
Verb
teknolojik gelişmeleri takip etmek
Verb
komşularla aşık atmak
Verb
(zengin komşularından vb.) aşağı kalmamak, onlarla aşık atmak, üstün görünmeye çalışmak, zayıf tarafını göstermemek.
Verb
zamana ayak uydurmak
Verb
zamana ayak uydurmak / uymak.
Verb
birini biriyle buluşturmak
Verb
birini birine ayarlamak
Verb
biriyle biri arasında çöpçatanlık etmek
Verb
(US) biriyle buluşmak
Verb
kötü bir yemekle yetinmek
Verb
ağız kokusunu çekmek
Verb
(otel , restoran vb) hesap kesmek
Verb
bir meseleyi daha yüksek bir makama götürmek
Verb
evlerini her türlü konforu haiz yaptılar
Noun
): (kıskançlık, arzu vb. ile) yanıp tutuşmak, içi içini yemek.
? Sana ne oluyor? Neyin var?
sözünü eylemle desteklemek
Verb
makine arızası yüzünden limanda mahsur kalmak
Verb
(hastalıktan) kâh yatmak, kâh kalkmak.
birinin seviyesine erişmiş olmak
Verb
biriyle boy ölçüşebilecek durumda olmak
Verb
(a) ayrılmaz, bir bütün oluşturacak şekilde bağlı, (b) sadık, merbut, candan bağlı, kendini adamış, hasrı
nefsetmiş.
She is bound up with her volunteer work: Gönüllü olarak yaptığı işe candan bağlıdır.
bir oteli modern teçhizatla tefriş etmek
Verb
birşeyi birşeyle donatmak
Verb
mektup butan sonra ödeme emri göndermek
Verb
mektuptan sonra bir ödeme emri göndermek
Verb
biriyle gizlice yazışmak
Verb
birşeyi başka birşeyle aynı hizaya sokmak
Verb
birşeyi hizaya sokmak
Verb
birşeyi başka birşeyle hizalamak
Verb
birine karşı üstün gelmek
Verb
bir firma ile iş bağlantı sına girmek
Verb
bir firma ile iş bağlantısına girişmek
Verb
birine haddini bildirmek
Verb
satış fiyatı (satın aldığı mallar için müşterinin ödeyeceği peşin fiyat ; sabit satış fiyatı ; satış
fiyatını yazmak ; satış fiyatlarını koymak ; satı
… : gidip … in yanına yerleşmek.
biriyle birlikte (birinin yanında) oturmak
Verb
kısa bir konuşmayla toplantıyı kapatmak
Verb
kavgacı horoz gibi dövüşmeye hazır