vermemek

Turkish-English Translation

  1. Verb to haze
  2. Verb to refuse
  3. Verb to withhold
  4. Verb to deny
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

taviz vermeyen
uncompromising Adjective
taviz vermez
uncompromising Adjective
taviz vermez tavır
uncompromising attitude Noun
...'a önem vermemek
to attach to importance to Verb
'a önem vermemek
to attach no importance to Verb
ağız dil vermemek
to not to talk Verb
aman vermemek
to not to give someone a chance Verb
aralıksız saldırılarla rahat vermemek
to harass Verb
bakaya kalmak; borcunu vaktinde vermemek
to be in arrears Verb
başka kredi vermemek
to refuse further credit Verb
beklenen ve hak edilen bir bahşişi kasten vermemek
to stiffing Verb
belli bir meblağın üzerinde kredi vermemek
to not to allow credit beyond a certain figure Verb
bilgi vermemek
to decline information Verb
bir konu hakkında karar vermemek
to leave a matter open Verb
bir kuşkuya yer vermemek
to admit of no doubt Verb
bir mektubu sahibine vermemek
to suppress a letter Verb
bir şeye değer vermemek
to set no (little) store by sth Verb
bir şeye değer vermemek
to hold something cheap Verb
bir şeye pek önem vermemek
to set little store by Verb
bir şeyi gösterip vermemek
to tantalize Verb
bir şikâyete önem vermemek
to ignore a complaint Verb
bir şüpheye mahal vermemek
to admit of no doubt Verb
bir tartışmaya gerekli önemi vermemek
to give a flippant tone to a debate Verb
birine bir şey için zahmet vermemek
to save someone the trouble of doing sth Verb
birine izin vermemek
to refuse someone permission Verb
birine önem vermemek
to look through sb Verb
birine rahat huzur vermemek
to give someone no peace Verb
birine yeterli para vermemek
to keep someone short of money Verb
birinin öğüdüne değer vermemek
to put no value on sb's advice Verb
birşeye önem vermemek
to think nothing of something Verb
birşeye önem vermemek
to rubbish Verb
birşeyi vermemek
to keep something back Verb
borçlularına rahat vermemek
to harry one's debtors Verb
borcu vaktinde vermemek
to be in arrears Verb
bozuntuya vermemek
to keep up appearances Verb
bozuntuya vermemek
to hide one's displeasure Verb
düşüncelerinden ödün vermemek
to stand fast Verb
düşüncelerinden ödün vermemek
to stand firm Verb
en ufak bir sır vermemek
to maintain strictest secrecy Verb
erişim izni vermemek
to bar access Verb
evini kiraya vermemek
to not to get a tenant for one's house Verb
geçit vermemek
to stand firm Verb
geçit vermemek
to stand fast Verb
gelir vergisi beyannamesi vermemek
to fail to file an income tax return Verb
gereken vergi tutarını vermemek
to tax dodger Verb
girmesine izin vermemek
to keep out Verb
göçmenlerin girmesine izin vermemek
to shut out immigrants Verb
hakkı olan kıymeti vermemek
to underrate Verb
hiç sır vermemek
to observe strict secrecy Verb
insan hayatına önem vermemek
to bear no regard for human life Verb
izin vermemek
to disallow Verb
izin vermemek
to say no Verb
kalkışa izin vermemek
to ground Verb, Air Traffic
mahsul vermemek
to fail Verb
mektup bu bu sahibine vermemek
to suppress a letter Verb
metelik vermemek
to regard something as not worth a damn Verb
meydan vermemek
to prevent Verb
meydan vermemek
to give someone a chance not to do sth Verb
öğüt verenlerine kulak vermemek
to override one's advisers Verb
önem vermemek
to make little Verb
önem vermemek
to override Verb
önem vermemek
to sweep aside Verb
önem vermemek
to overlook Verb
önem vermemek
to think nothing of Verb
önem vermemek
to leave in the cold Verb
oy vermemek
to abstain from voting Verb
pek değer vermemek
to lay little store by Verb
rahat vermemek
to harry Verb
rahat vermemek
to haze Verb
rahat vermemek
to beset Verb
rakip malların girmesine izin vermemek
to shut out competitive goods Verb
renk vermemek
to act as if one in unaware of sth Verb
renk vermemek
to not to show one's true colors Verb
renk vermemek
to feign ignorance Verb
renk vermemek
to keep one's true thoughts and feelings to oneself Verb
rızasını vermemek
to withhold one's consent Verb
serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek
to keep a lid on Verb
sır vermemek
to keep one's mouth shut Verb
sonuç vermemek
to draw a blank Verb
tazminat vermemek
to disallow compensation Verb
telif hakkını göz ardı ederek bir yazara telif hakkını vermemek
to defraud an author of his royalties by ignoring copyright Verb
uçuşa izin vermemek
to ground Verb, Air Traffic
ürün vermemek
to fail Verb
vize vermemek
to refuse a visa Verb
yol vermemek
to stand firm Verb
yol vermemek
to stand fast Verb
yüz vermemek
to slight Verb
anlaşmazlıklara meydan vermemek için
in order to preclude any misunderstaning
Şüpheye mahal vermemek açısından belirtilmelidir ki,
For the avoidance of doubt, Law
vergi vermemek amacıyla ülkede oturmayan kişi tanımlaması
non domiciled
Turkish-English phrases from Zargan's own database