walking

  1. Noun, Sports steps
  2. Noun, Medicine yürüme
  3. Noun, Sports hatalı yürüme
  4. yürüyen, yürüyebilen.
  5. gezme, yürüyüş.
    walking shoes.
  6. canlı, ayaklı.
    a walking library: ayaklı kütüphane.
    walking dictionary: canlı sözlük, her
    sözcüğün anlamını bilen kimse.
  7. yürüyerek yapılan, yaya.
    a walking tour.
  8. yürüyüş tarzı.
yerinde uzman desteği Noun, Information Technology
ateş üzerinde yürüme
uzayda yürüme, uzay aracının dışında yürüme.
dengeleme kolu, balansiye.
yürüyüş ayakkabısı
bir eve taşınma masrafları Noun
yürüyen vinç
sendika temsilcisi.
ayaklı kütüphane
yürüyüş mesafesi
sokak yürüyüş giysisi
yürüyen eğrelti
(Camptosorus rhizophyllus). dalının uzandığı yerlere kök salan eğrelti otu.
yapraksı böcek
(Phasmatidae): şekli ve rengi yaprağa benzer bir böcek. Noun
leaf insect.
yürüyebilme gücü.
(askerlik) yürüyüş düzeni
işten kovma belgesi.
sapan
yürüme yarışı.
baston
(a) baston, değnek, (b)
zool. çöp-çekirge
(Diapheromera femorata).: çöp gibi ince bacaklı ve ince gövdeli bir böcek.
izin kâğıdı
terhis kâğıdı
yaralı yayalar (iş hayatı yıkılmış kişiler
yürüyüş hızıyla
ayakları yere değmemek Verb
Hercules'-club Noun
yürüyüş hızında araba sürmek Verb