want

  1. Verb istemek, dilemek, arzu etmek.
    I want my dinner. He wants to become an engineer.
  2. Verb ihtiyacı olmak, muhtaç olmak.
    Plants want water. He wants a new car.
  3. Verb eksik/noksan olmak.
    The fund for a new shool wants only a few hundred dollars of the sum needed. It
    wants 5 minutes to ten o'clock.
  4. Verb aramak, peşinde olmak.
    The police want him for murder. He is wanted for murder.
  5. Verb gerek(tir)mek, lâzım olmak.
    This job wants doing. You want to see a doctor about your cough.
  6. Verb yoksul olmak, yoksulluğunu çekmek, ihtiyaç içinde olmak.
    Many people still want food and shelter.
  7. Noun ihtiyaç, zaruret.
    My wants are few.
  8. Noun yokluk, eksiklik, noksanlık.
    The plant died from want of water. The earthquake victims are suffering
    for want of food and medical supplies.
    This book meets a long-felt want: Bu kitap uzun zamandır duyulan bir eksikliği karşılıyor.
  9. Noun lüzum, gerek, hacet.
    Your work shows want of thought/care.
  10. Noun yoksulluk, fakirlik.
    We may one day be in want . The old writer is now in want . A country where want is virtually unknown.
parasının karşılığını istemek Verb
büyük yoksulluk içinde olmak Verb
ihtiyaç içinde olmak Verb
yoksulluk içinde yaşamak Verb
iştah
yeni ihtiyaç yaratmak Verb
acze düşmek Verb
yokluk ve sefalet içinde yaşamak Verb
çoktan beri duyulan gereksinim
bir ihtiyacı karşılamak Verb
cinayet avı
özel ihtiyaç
kamu ihtiyacı
çok gerekli bir ihtiyacı karşılamak Verb
çok gerekli bir ihtiyacı karşılamak Verb
bir ihtiyacı karşılamak Verb
buyur buyrun
acil ihtiyaç
giysiye yakışacak bir şapka istemek Verb
tatil yapmak Verb
tatil yapmak istemek Verb
güvence istemek Verb
küçük ilân (bazen sadece
classified denir).
küçük ilân. Noun
(US) küçük ilanlar Noun
can atmak Verb
istek yaratma
muhtaç olmak, ihtiyacı/noksanı olmak.
her şeye sahip olmak Verb
hiçbir eksiği bulunmamak Verb
hiçbirşeye muhtaç olmamak Verb
birşeye muhtaç olmak Verb
birşeyin eksikliğini çekmek Verb
birşeye dâhil olmak istemek Verb
birşeye katılmak istemek Verb
birşeyle ilgilenmek istemek Verb
içeri girmek istemek Verb
birşeyin parçası olmak istemek Verb
girmek/çikmak istemek,
The cat wants in. The dog wants out.
özel muamele istemek Verb
… sizlik.
want of courage: cesaretsizlik.
rıza olmayış
sermaye kıtlığı
sermaye eksikliği
bakımsızlık
güvensizlik
karşı bedeli olmayış
ivazsızlık
teslimat olmayış
tasarruf olmayış
tesis eksikliği
fon eksikliği
mal eksikliği
muhakeme kıtlığı
kazai yetki olmayış
parasızlık
para sıkıntısı
para darlığı
para kıtlığı
normal bakım görmeyiş
erzak kıtlığı
onarımsızlık
servis olmayış
düşünce kıtlığı
değersizlik
dışarı çıkmak istemek Verb
birşeyle ilgilenmeyi bırakmak istemek Verb
ayrılmak istemek Verb
birşeyin parçası olmak istememek Verb
istek formu (ya da kayıp sipariş formu
(stokta olmayan mal siparişlerini takip etmede kullanılan sistem
hasta gibi görünmek Verb
büyük gayret ve çaba istemek/gerektirmek.
This difficult job wants some doing.
çok canı çekmek Verb
ne yardan ne serden geçmek Verb
bir koyundan iki post çıkarmak Verb
isteklenmek Verb
gerekmek Verb
gıcıklanmak Verb
canına susamak Verb
özenmek Verb
çişi gelmek Verb
sormak Verb
bütün istediğim uyumak
bir şeye çok ihtiyacı olmak Verb
para darlığı içinde olmak Verb
onarım istemek Verb
yiyecek ve tıbbi malzeme kıtlığı çekmek Verb
gerekçesiz işten çıkarmak Verb
gerekçe yeterli görülmediğinden reddetmek Verb
Ne yaparsan yap.
Sana bir sır vereyim mi?
…'sizlikten dolayı, … olmadığı/bulunmadığı için.
for want of something better: daha iyisi olmadığı için.
denize düşen yılana sarılır
ödenmediği takdirde
zaman darlığı yüzünden
Duymak istemiyorum!
kabul görmediği için poliçenin protesto edilmesi Noun
bakımsız durumda olmak Verb
uzun zamandır gereksinimi duyulan bir şeyi sağlamak Verb
muhtaç olmak, ihtiyacı olmak.
Are you in want of money? The house is in want of repair.
İsraf etmezsen muhtaç olmazsın.
Bundan iyisi can sağlığı.
=
was not.