war

  1. Noun, Military harp
  2. Noun savaş, cenk, harp.
    at war (with): savaşta, savaş halinde.
    Those two countries have been at
    war (with each other) for 8 years.
    declare war (on): harp ilân etmek.
    cold war : soğuk harp.
    the dogs of war :
    şiir savaş vahşeti.
    on a war footing: seferî durumda.
    pre-/post-war: savaştan önce/sonra.
  3. Noun harp hali, silahlı çatışma.
    be at war : savaş halinde olmak.
  4. Noun mücadele, vuruşma.
    private war: şahıslar arasındaki mücadele.
  5. Noun strateji, savaşma tehniği.
  6. Noun muharebe.
  7. Intransitive Verb savaşmak, harp /cenk/ muharebe/mücadele etmek, çarpışmak.
    war against: …'e karşı savaşmak/mücadele
    etmek.
    war to death: ölünceye kadar savaşmak.
  8. Intransitive Verb düşman olmak, düşmanlık etmek.
  9. Intransitive Verb harp halinde olmak.
    wage war with … : … ile savaş halinde olmak.
  10. Adjective savaşta kullanılan.
    war loan: harp istikrazı.
  11. Adjective savaş sonucu olan.
Savaş Malullerinin Tıbbi Tedavileri Maksadıyla Avrupa Konseyine Üye Ülkeler Arasında Değişimine Dair Anlaşma Noun, International Law
Birinci Dünya Savaşı Proper Name, History
Birinci Cihan Harbi Proper Name, History
savaş suçları Noun, International Law
savaş suçları mahkemesi Noun, Law
harp başlığı Noun, Military
İkinci Dünya Savaşı Proper Name, History
İkinci Cihan Harbi Proper Name, History
Birinci Dünya Savaşı Proper Name, History
Birinci Cihan Harbi Proper Name, History
hava savaşı
saldırganlık savaşı
hava savaşı
savaşı önlemek Verb
sınır savaşı
nükleer savaş sonrası
sınıf mücadelesi
sömürge savaşı
nükleer silah kullanılmayan savaş
konvansiyonel silahlarla yapılan savaş
kontrgerilla savaşı
acımasız savaş
savaş ilan etmek Verb
savunma amacıyla girişilen savaş
tedafüi harp
savunma savaşı
savaştan caydırmak Verb
bilgisayar savaşı
gerilla savaşı
gerilla savaşı Noun, Politics-Intl. Relations
din savaşı
cihat
sınırlı savaş
sanayi savaşı
sanayii savaşı
iktisadi savaş
iç savaş
haklı savaş
hukuk savaşı Noun, Law
bir grubun haince bir amacı şiddet ve cebirle gerçekleştirmek için toplanması Noun, Politics-Intl. Relations
yıldırım savaşı
yıldırım savaşı
yıldırım savaşı
savaşı kaybetmek Verb
bir savaşı kaybetmek Verb
düşük yoğunluklu savaş Noun, Military
büyük savaş
savaşmak Verb
küçük savaş
kanlı savaş
nükleer savaş
taarruz harbi
taarruz savaşı
savaşı dışlamak Verb
basın savaşı
kalem savaşı
topyekûn savaş
1939 yılının sonbaharında Polonya'nın düşmesi ve 1940 yılında Almanya'nın Norveç ve Danimarka'ya saldırmasından
sonraki sessizlik dönemi
(uygulaması ; yasal olmayan bir işlemdir) sahte savaş
polis savaşı
savaş ertesi
önleyici savaş Noun, Military
önleyici savaş Noun, Military
önleyici savaş
önleyici savaş (düşman saldırıya geçmeden , onu yok etmeye yönelik savaş
fiyat kırma
fiyat savaşı
savaş ilan etmek Verb
uluslararası savaş
(US) ücret savaşı
rekabeti ortadan kaldırmak amacıyla satıcıların fiyatı maliyet fiyatının al
hava savaşı
sıcak harp
milletlerarası resmen ilan edilen savaş
uluslararası resmen ilan edilen savaş
din savaşı
topyekûn savaş
ticaret savaşı
ilan edilmeyen savaş
ilan edilmeden girişilen savaş
ilan edilmeden başlatılan savaş
savaşmak Verb
savaşı sürdürmek Verb
yayılan savaş
yanlış savaş (askeri stratejinin eleştirisi
savaş amaçları Noun
silah deposu Noun
(US) savaş sayesinde doğan sanayi dalı
savaş sayesinde doğan sanayi dalı
savaş çocuğu
savaş tahvilleri Noun
savaş zammı
savaş tazminatı
silah sanayiinin gelişmesi
(US) savaş geliri
savaş sayesinde gelişen girişim
savaş yükü
savaş kabinesi (bir şirketin en üst yöneticileri Noun
savaş kabinesi
savaş telefatı
şehitlik
zehirli gazlar Noun
savaş şartları Noun
belirli bir ülkede deniz savaşı ilan edilince kira sözleşmesinin iptal edileceğine dair şart
sıcak iklim
sıcak tutan giysiler Noun
savaş bulutları Noun
harp okulu
(US) harp okulu
silah ve teçhizat sözleşmesi
savaş suçlusu
savaşta sakatlanmış gazi
savaş hasarı
savaş borcu
savaş borçlusu
savaş borçları Noun
savaş teslimatı
savaş ekonomisi
savaş çabaları Noun
savaş teçhizatı
seferi kuvvet
savaş masrafları Noun
silah fabrikası Noun
savaş finansmanı
seferi kuvvet
savaşta kullanılan ödemeli mallar Noun
silah ve teçhizat
şehitlik
savaş suçu
savaş yanlısı devlet adamları Noun
savaş şahinleri Noun
savaş şahinleri (savaş yanlısı devlet adamları Noun
uzun zamandır politikada olan politikacı
tolga
savaş kahramanı
savaş atı (uzun politik kariyerinde yaralar almış politikacı
savaş atı
savaş zammı
savaş tazminatı
silah sanayii
savaş sanayii Noun
savaş zararı
savaş zararı
savaş makinesi
savaş malzemesi
savaş madalyası Noun
savaş anıtı
şehitler anıtı
savaş kışkırtıcısı
silah siparişi
savaş yetimi
gazi maaşı
malul gazi
savaş kârı
savaş uçağı Noun, Military
silah fabrikası Noun
savaş kârı
savaşta spekülasyon yaparak para kazanan kişi
savaş vurguncusu
savaş propagandası Noun
savaş propagandası Noun
savaşa itiraz eden kimse
savaşa itiraz eden kişi
savaş sığınmacısı
savaş mültecisi
savaş tazminatı
savaş muhabiri
(sigorta) savaş yedek akçesi
savaşmayı reddeden kimse
savaş riski
savaş tasarrufları Noun
savaş korkusu
seferde askerlik
savaş ikmal malzemeleri Noun
savaş levazım atı
savaş vergisi
(US) savaş vergisi
sefer
savaş haini
vatana ihanet eden kimse
savaş gemisi
savaş yorgunluğu
savaş bıkkınlığı
savaş yorgunu
savaşta kocasını kaybeden kadın
silah ve teçhizat işleri Noun
silah sanayiinde çalışan işçi
savaş yılı