ward

English-Turkish Translation

  1. Noun koğuş
  2. Noun (idarî) bölge, mıntıka, mahalle.
  3. Noun (hastanede) koğuş.
    a maternity ward . the children's ward.
  4. Noun (hapishane) hücre, koğuş.
  5. Noun (Mormon kilisesinde) piskoposluk bölgesi.
  6. Noun kale duvarları /surlar arası boşluğu.
  7. Noun, Law (a) vesayet, (b) vesayet altında bulunma, (c) vesayet altındaki çocuk.
    ward in chancery: mahkeme vesayetinde olan çocuk.
  8. Noun himaye altında bulunma.
  9. Noun himaye altında bulunan şahıs.
    a ward of the Children's Aid Society.
  10. Noun (kılıç oyunu vb.) savunma, korunma.
  11. Noun kilidin emniyet dili, anahtarın kılavuz yarığı.
  12. Noun koruma, himaye.
    watch and ward: koruma ve gözetleme.
    keep ward : korumak, muhafaza etmek.

    The soldiers kept ward over the castle.
  13. Noun muhafız bölüğü.
  14. Verb
    ward off: (tehlikeyi) önlemek/ defetmek /bertaraf etmek, savuşturmak, geçiştirmek.
    He warded
    off the blow with his arm. She raised her collar to ward off the icy wind.
  15. Verb korumak, himaye/vikaye etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(hospital) ward
koğuş
(in a city or town) ward
mahalle
(key) ward
diş
casual ward
kimsesizler yurdu
casual ward
yersizler
casual ward
yurtsuzlar evi
casualty ward

casualty ile ayni anlama gelir. ilk yardım koğuşu.
They rushed him to casualty (ward) but he was dead on arrival.
children's ward
çocuk koğuşu
children's ward
çocuklar koğuşu
court of ward
vesayet dairesi olan sulh ve asliye hukuk mahkemesi
court of ward
vesayet dairesi olan sulh veya adliye hukuk mahkemesi
embezzle the funds of a ward
vesayet altındaki bir çocuğun parasını yemek Verb
embezzle the funds of a ward
vasisi olduğu çocuğun parasını kendi hesabına geçirmek Verb
guardian and ward
vasi ile vesayet altındaki çocuk
in ward
vesayet altında
isolation ward
karantina koğuşu
maternity ward
doğum koğuşu
medical ward
hastane koğuşu
observation ward
gözlem istasyonu
prison ward
hapishane koğuşu
put in a child in ward
bir çocuğa vasi tayin etmek Verb
specialized ward
ihtisas koğuşu
surgical ward
hariciye koğuşu.
terminal ward
ölümcül hasta koğuşu
-ward
“… doğru/yönünde” anlamları katar.
ör.: toward, seaward, afterward, backward. Prefix
watch and ward
sürekli nöbet/nezaret, gece gündüz nöbet bekleme. Noun
ward heeler
heeler ile ayni anlama gelir. semtin oylarını kazanmaya çalışan kimse.
ward heeler
semtin oylarını kazanmaya çalışan kimse.
ward in chancery
mahkeme vesayetindeki yetim çocuk.
ward mote
(Londra) semt mahkemesi
ward off
savuşturmak Verb
ward off
engellemek Verb
ward off a danger
savmak Verb
ward orderly
hastabakıcı
ward orderly
hademe
amulet (used to ward off the evil eye
nazarlık
hospital ward costs
hastane koğuşu masrafları Noun
keep oneself amused (in order to ward off boredom or sadness
oyalanmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database