warp

  1. Verb eğ(il)mek, eğril(t)mek, bük(ül)mek.
  2. Verb (doğru yoldan) sap(tır)mak.
  3. Verb (gerçeği) tahrif etmek, bozmak, yalan katmak.
  4. Verb, Maritime Traffic bir yere bağlanmış palamarı çekerek gemiyi /sandalı yürütmek.
  5. Verb su altında bırakıp çökelen balçıkla mümbitleştirmek.
  6. Verb su kanalını balçıkla tıkamak.
  7. Noun eğrilik, çarpıklık.
  8. Noun (dokumacılıkta) çözgü, arış.
  9. Noun, Maritime Traffic palamar.
  10. Noun balçık, suyun bıraktığı çökelti.
temel, taban, kaide, esas.
The vigorous Anglo-Saxon base had become the warp and woof of English speech. Noun
(dokumacılıkta) çözgü yumağı. Noun
arış örgü.
warp-knitted: arış örgülü, tezgâhta uzunlamasına örülmüş. Noun
(dokumacılıkta) çözgü yumağı. Noun
birinin muhakemesini saptırmak Verb
birinin fikrini çalmek Verb
bir metin parçasının anlamını bozmak Verb