Noun sönmez ateş, söndürülmesi güç ateş. like wildfire: hızla, önlenemeyecek şekilde. spread like
wildfire: hızla yayılmak, önlenememek, önü alınamamak, önüne geçilememek, durdurulamayacak derecede yayılmak. The rumor spread/ went round like wildfire. He ran like wildfire to avoid the police.
Noun gökgürültüsüz şimşek.
Noun bataklık parıltısı: bataklıklarda gece görülen fosforesan aydınlık.
Noun, Veterinary Medicine deri yangısı, koyunlarda görülen deri hastalığı.