wisp

  1. Noun tutam, demet.
    a wisp of hair/grass.
  2. Noun bağlam, deste.
    a wisp of hay.
  3. Noun narin/ nahif/ ince/ ufaktefek kimse/şey.
    a mere wisp of a girl.
  4. Noun çizgi, iz, huzme.
    a wisp of smoke.
  5. Noun burma, burulmuş ot veya saman.
  6. Noun ufak süpürge.
  7. Noun bataklık yakamozu.
  8. Verb burmak, buruşturmak.
  9. Verb demet/deste yapmak, destelemek.
  10. Verb çizgi çizgi olmak, çizgilenmek.
    The sky all wisped with mist: Gökyüzü yer yer sislendi.
ignis fatuus ile ayni anlama gelir. batak-alev: bataklıklarda görülen ve ayrışan organik maddelerin
çıkardığı gazın ânî tutuşmasından ilerigeldiği sanılan titrek alev/ışık.
saman destesi
ateş yakmak için dürülen ince kâğıt parçası Noun