altınla tartılacak kadar değerli olmak
Verb
parasının karşılığını almak
Verb
ödediği paranın karşılığını almak
Verb
parasının karşılığını almak
Verb
ödediği paranın karşılığını almak
Verb
ne ödediyse karşılığını almak
Verb
yediği ekmeği hak etmemek
Verb
ekmeğini hak etmemek
Verb
işe yarasın yaramasın fikrini söylemek
Verb
=
put in one's two cents
argo: tartışmada kendi fikrini/düşüncesini ortaya atmak.
parasının karşılığını istemek
Verb
(a) saygıdeğer, (b) aldığı para helâl, aldığı parayı/ekmeğini hak eden.
He is not worth his salt: Ekmeğini hak etmiyor.
zahmetine değmek.
I'll make it worth your while: zahmetinizin karşılığını veririm, sizi memnun ederim, karşılığını öderim.
sermaye net değeri (bir işletmenin borçlar çıktıktan sonraki varlıklarının değeri
olanca gücüyle.
He ran for all he was worth: olanca gücüyle koştu.
ne (pahasına) olursa olsun.
harcanan paraya değer, emeğin/masrafın karşılığı.
You've had your money's worth: Masrafını bol bol çıkarttın.
büyük bir şirketin yan kuruluşlarının bu gruba dahil olmaktan ötürü kazançlı çıkacakları yerde zarar görmeleri
Noun
(US) fikrini anlatma sırası
(tartışma esnasında) fikir beyanı, görüşünün açıklanması.
-lik, … değerinde(ki).
pennyworth: bir penilik (kuruşluk), bir peni değerinde.
Suffix
düşünmeye değer
Adjective
yılda yüzbin dolar geliri olmak
Verb
ödenilen para karşılığı olmak
Verb
net değere bölünen borçların tümü
arkasında milyonluk servet bırakarak ölmek
Verb
yüz bin liralık benzin lütfen
Ben bundan âlâsını bilirim.
On para etmez.
I don't care a dime: Umurumda değil/bana vız gelir/bana ne/metelik vermem/bence farketmez.
şeytana çarık giydirmek
Verb
pasif toplamının öz sermayeye oranı
pasif toplamının özsermayeye oranı
harcanan barutla fişeğe yazık olmak
Verb
yaşama ümidi yok/ölümü yakın/ancak bir günlük/bir saatlik ömrü var.
beş para etmez, değersiz.
hiç değeri olmamak, değersiz olmak.
not worth a whoop: beş para etmez.
Her promises aren't worth a whoop: Onun vaadine güvenilmez.
değersiz, kıymetsiz, beş para etmez, kâğıdı kadar bile değeri yok.
yüz bin lira değer inde mal
net varlık oranı üzerinden kâr
vergilerden sonra net kârın net varlığa bölünmesi
Zahmete değmez/Astarı yüzünden pahalı/Yapılan masrafa, harcanan emeğe değmez.
az bir masraftan kaçınıp büyük zarara girmek.
. Yapılacak bir iş lâyıkile yapılmalıdır.