rizikosuz olduğu varsayılan bir yatırımın getirdiği yıllık kazanç
tahvilden elde edilen hasıla
tahvilden elde edilen yıllık gelir
dağıtılan kâr paylarından kesilen vergi
temettü verimi
Noun, Management
yatırımın cari piyasa fiyatına göre hesaplanması
yatırım fiyatının bir yüzdesi olarak hesaplanması
bir menkul değer için ödenecek yıllık faizin söz konusu değerin satın alma fiyatı oranı ile ifade edilen getirisi
sabit oranlı getirisi olan bir menkul kıymetin sağladığı getirinin o andaki cari piyasa fiyatına oranı
(Br) bir yatırımın faizsiz verimi
yerini birine vermek
Verb
bir yatırımdan elde edilen gelirin vergi düşülmeden önce hesaplanması
yatırımın marjinal verimliliği
kısa vadelerdeki faiz oranlarının uzun vadelerdekilerin üzerinde bulunduğu verim eğrisi
nominal getiri (sabit getiri , bir senedin üzerinde yazılı getiri oranı
nominal verim (nominal değer üzerinden hesaplanan faiz veya kâr
ayrıcalıklarından hiçbir şey feda etmemek
Verb
boyun/baş eğmemek, pabuç bırakmamak, dayanmak, direnmek, sebat etmek, geri çekilmemek, bir karış gerilememek.
kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli olanların altında seyrettiği verim eğrisi
Noun, Banking
belirli bir dönem sonunda bir tahvilin getirdiği verim
sabit itfa tarihli tahviller
sabit faizli menkul kıymetlerin endüstri hisse senetlerinden daha çok verim vermesi durumu
sabit oran getirisi ile eş anlamlıdır
yüzde 12 gelir getiren iki yıl vadeli tahvil satmak
Verb
yüksek faiz getiren hisse senet dileri
Noun
yüksek faiz getiren hisse senetleri
Noun
hisse senedi getirisi ya da verimi
vergiye tabi gelir getiren bir tahvilin verimi
(menkul değerler) aktif faiz miktarı
değişken getirisi olan menkul değerler
Noun
değişken getirisi olan menkul kıymetler
Noun
vermek, bahşetmek, üretmek, ürün/mahsul vermek.
That tree yields plenty of fruits. It will yield the opportunity of …, The field will yield a good crop.
Verb
(kâr, kazanç, faiz, gelir,vb.) sağlamak, getirmek, temin etmek, kazanmak.
His business yields big profit. The bonds yield ten percent interest. The tax is expected to yield millions. The empty house yielded us shelter.
Verb
teslim etmek, terketmek, bırakmak.
To yield a forteress. He was forced to yield his house. The enemy yielded (up) its position to our forces.
Verb
(saygı, teşekkür, vb.) sunmak.
To yield obedience/thanks to somebody.
Verb
(dayanamayıp) başeğmek, boyun eğmak, teslim olmak.
To yield to superior forces. To yield to temptations. The disease yielded to treatment.
Verb
(kendini heyecana/iğvaya vb.) kaptırmak, kapılmak.
Verb
hürmeten (başkalarının fikrini) kabul etmek, razı olmak, muvafakat etmek.
They begged him, but he would not yield. We yielded to their persuasion.
Verb
(basınca dayanamayıp) çökmek, yıkılmak, (yük altında) eğilmek, bel vermek.
The shelf is beginning to yield under that heavy weight.
Verb
yol vermek, (başkasına) geçiş önceliği vermek/tanımak, önce geçmesine müsaade etmek.
to yield precedence:
öncelik vermek/tanımak.
To yield the right of way to sb.
I yield to nobody in my admiration for … : …'e hiç kimse benim kadar hayran olamaz.
Verb
ürün, mahsul, rekolte.
The farm gave a high yield this year.
Noun
hasılat, mahsul miktarı.
yield of wheat per acre.
Noun
atom bombasının patlama gücü (kiloton veya megaton TNT olarak).
Noun, Military
verim: bir reaksiyon sonunda elde edilen ürünün teorik olarak elde edilebilecek ürün miktarına oranı.
Noun, Chemistry
adi hisse senetleri ile birinci sınıf menkul kıymetler yatırımları arasındaki ortalama getiri farkı
yüksek faiz getirmek
Verb
bir sermayenin getirisi
Noun
sırayı birine vermek
Verb
öncelik hakkını başkasına vermek
Verb
değişik hisse senetlerindeki verim farklılığı (portföy yöneticilerince yararlanılan bir kavram
başkasının üstünlüğünü kabul etmek, yenilgiye uğramak, pes demek.
zaferi başkasına bırakmak
Verb
kuvvet karşısında boyun eğmek
Verb
kendini dürtülerine kaptırmak
Verb
yüzde olarak ifade edilen vadeye kadar olan verim
kamuoyunun baskısı karşısında yumuşamak
Verb
birşeyi ortaya çıkarmak
Verb
birşeyi teslim etmek
Verb
birşeyi vermek zorunda kalmak
Verb
birşeyi açığa çıkarmak
Verb
birşeyi ortaya koymak
Verb
ölmek, ruhunu teslim etmek.