yakın

Turkish-English Translation

  1. immediate
  2. by
  3. related
  4. near
  5. nearby
  6. near to
  7. handy
  8. imminent
  9. akin
  10. approximate
  11. good
  12. Adjective contiguous
  13. close
  14. round the corner
  15. hot
  16. nigh
  17. neighbouring
  18. close to
  19. (friend) who is close to sb
  20. very similar to
  21. close-by
  22. affined
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akıla yakın
reasonable
akla yakın
tangible
alışveriş merkezine yakın
conveniently situated for the shops
bir duruma iyice yakın
within an ace of
birbirine yakın
comparable Adjective
cana yakın
lovely Adjective
cana yakın
cuddly
cana yakın
congenial
cana yakın
folksy
cana yakın
warm hearted
cana yakın
likable likeable
cana yakın
cute
cana yakın
amiable
cana yakın
pleasant
cana yakın
charming
çarşıya yakın
close to the market
çok yakın
at close quarters
ekvatora yakın
low
en yakın
next
en yakın
at your earliest convenience
en yakın
proximate
en yakın
nearest
halka yakın
grassroots
hükümete yakın
pro-government Adjective, Politics-Intl. Relations
istasyona çok yakın
within easy reach of the station
kıyıya yakın
inshore
kutuplara yakın
high
mektup niteliğine yakın
near-letter quality Information Technology
ödeme vadesinin dolmasına yakın
prompt note
olması yakın
impending
ona yakın
thereabouts
pazara yakın
nearest to the market
sahile yakın
litoral
şehir hrie yakın
near the town
şehre yakın
near town
şehre yakın
near the town
sıfıra yakın
near-zero Adjective, Mathematics
ufka yakın
low
yakın abluka
close blockade
yakın akraba
near of kin
yakın akraba
close relative Noun
yakın akraba
near relation
yakın akraba
near relatives
yakın akraba olmak
to be closely related Verb
yakın akrabalar
one's own flesh and blood Noun
yakın akrabalar arasında evlenme
intermarriage
yakın akrabalık
propinquity Noun
yakın aralıkta
closely spaced
yakın arkadaş
close friend
yakın arkadaş
chum
yakın arkadaş
near friend
yakın arkadaş
buddy
yakın arkadaş
sidekick Noun
yakın arkadaş
special friend
yakın arkadaş
bedfellow
yakın arkadaşlar
fast friends Noun
yakın arkadaşlar grubu
knot of friends
yakın bilgi
intimate knowledge
yakın bir dost
gremial
yakın bir gelecekte
near by
yakın bir tarihte
in the near future Adjective
yakın çağ tarihi
passing history
yakın çağlar
modern times Noun
yakın çekim fotoğraf
close-up
yakın çevre
near surroundings
yakın çevre
the immediate area Noun
yakın civara ziyaretlerde bulunmak
to pay calls near at hand Verb
yakın civarda oturmak
to live in the immediate neighbo u rhood Verb
yakın da
near by
yakın da gelen haberler
recent news Noun
yakın doğu
the Near East
yakın döğüş
infighting Noun, Sports
yakın dost
intimate friend
yakın dost
near friend
yakın dost olmak
to chum Verb
yakın dostlar
warm friends Noun
yakın dövüş
hand-to-hand combat Noun, Military
yakın evler
proximate houses Noun
yakın geçmişte
of recent date
yakın geçmişte yaşanmış olma
recency Noun
yakın gelecek
near future
yakın gelecek
immediate future
yakın gelecekte
in the offing
yakın gelecekte
in the near future Adverb
yakın gelecekte
in the foreseeable future Adverb
yakın hava desteği
close air support Noun, Military
yakın ilgi
good care Noun
yakın ilgi
special attention Noun
yakın ilgi
close interest Noun
yakın ilgi
close attention Noun
yakın ilişki
close relations Noun
yakın ilişki
close relationship Noun
yakın ilişki
close link Noun
yakın ilişki
close ties Noun
yakın ilişkiler
intimate relations Noun
yakın işbirliği
close cooperation
yakın işbirliği
close collaboration
yakın ittifak
close alliance
yakın kara parçalarını saptamak
to coast survey Verb
yakın keşif
close reconnaisance
yakın kimse veya şey
neighbour
yakın kıyı balıkçılığı
inshore fisheries
yakın kız arkadaş
girlfriend
yakın komşular
neighbourhood
yakın menzilli silah
close-range weapon
yakın mesafede
nearby
yakın muharebe
close combat
yakın okul arkadaşı
school chum
yakın olmak
to be coming up Verb
yakın olmak
to neighbour Verb
yakın plan
close up
yakın saldırı
close attack
yakın savunma
closed defense
yakın tahminde bulunma
closeness in estimation
yakın tahminde bulunmak
to closeness in estimation Verb
yakın tanıdıklar
proximate connections Noun
yakın tanıdıklar
close relations Noun
yakın tarih
recent history Noun
yakın tarihte
recently Adverb
yakın tehlike
imminent danger Noun, Law
yakın temas
close contact
yakın temasta olmak
to touch elbows Verb
yakın uzaklıkta
within touch
yakın vade
near by
yakın yerde
close quarters
yakın zamanda
recently Adverb
yakın zamanda
in the near future
yakın zamanda
newly Adverb
yakın zamanlarda
lately Adverb
açık ve yakın tehlike
clear and present danger Noun, Law
açık ve yakın tehlike
clear and imminent danger Noun, Law
akla yakın bir şekilde
reasonably Adverb
akla yakın değil
a bit thick
başarmaya çok yakın olmak
to be within striking distance Verb
bir litreye yakın ölçü
quart
birbirine yakın meslekler
occupational families Noun
biriyle yakın arkadaş olmak
to make a pal of sb Verb
biriyle yakın dostluk kurmak
to become intimate with sb Verb
biriyle yakın ilişkiler kurmak
to establish close relations with someone . Verb
biriyle yakın ilişkiler kurmak
to establish close relations with sb Verb
biriyle yakın temasta bulunmak
to be in close contact with sb Verb
biriyle yakın temasta olmak
to be in close touch with sb Verb
cana yakın bir yüz
pleasing countenance
cana yakın davranışlar
congenial manners Noun
cana yakın dinleyici kitlesi
sympathetic audience
cana yakın ilişki
congenial relationship
çok yakın mesafeden
hand to hand
çok yakın olmak
to be within striking distance Verb
daha yakın geçmişte
in the recent past Adverb
en yakın akraba
next of kin
en yakın akraba
one's nearest of kin
en yakın arkadaş
closest colleague
en yakın arkadaş
closest friend
en yakın liman
nearest port
en yakın neden
immediate cause
en yakın rakip
closest rival
en yakın rakip
closest competitor
en yakın sebep
proximate cause
en yakın sebep
causa proxima
en yakın teslim ayı
spot delivery month
hanıma yakın tarzda
ladylike
içten yakın duygu
entire affection
ile yakın ilişkide olarak
in close contact with
işe yakın ev
home close to work
işe yakın oturmak
to live within easy (a short) distance of one's work Verb
işine yakın oturmak
to live within easy distance of one's work Verb
kafaca yakın adam
kindred spirit
kapasiteye yakın çalışmak
ac at close to capacity
kendini birine yakın duymak
to feel drawn to sb Verb
pazarlamanın yakın gelecekteki görünümü
marketing outlook
sahile yakın seyretmek
to coast Verb
sınıra yakın yerde yaşamak
to live on the frontier Verb
size en yakın ...
your nearest ... Adjective
son hadde yakın olan
marginal
sona en yakın olan
endmost
vukuu yakın olmak
to impend Verb
vukuu yakın olmak
to be impending Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Arada az mesâfe bulunan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.