yararli

Turkish-English Phrases

aktifin yararlı ömrü
useful asset life
aktifin yararlı ömrü
useful adr life
bir şeyin yararlı kullanım süresi
useful life of sth
bir şeyin yararlı kullanım süresi
useful life
bir şeyin yararlı olan kısmı
goodness
birşeyden yararlı bilgiler edinmek
to get something out of something Verb
çok yararlı buluş
most useful invention
çok yararlı olmak
to come into your own Verb
en güvenilen ve yararlı kişi
right hand man
genel menfaatlere yararlı
public-benefit Adjective
iş için yararlı
beneficial to business
kamu menfaatine yararlı
public-benefit Adjective, Law
kamuya yararlı
public-benefit Adjective, Law
kamuya yararlı dernek
public-benefit association Noun, Law
sağlığa yararlı
salubrious
sağlığa yararlı
salutary
sağlığa yararlı
wholesome
sağlığa yararlı
therapeutic
sağlığa yararlı
beneficial to the health
sağlığa yararlı
healthful Adjective
sağlığa yararlı çevre
wholesome surroundings
sağlığa yararlı iklim
salubrious climate
sıhhate yararlı
healthy
toplumun yararlı üyesi
useful member of the society
tümüyle yararlı
all to the good
yararlı
salutary Adjective
yararlı
practicable
yararlı
good
yararlı
lucrative
yararlı
expedient
yararlı
useful
yararlı
efficacious Adjective
yararlı
profitable
yararlı
functional
yararlı
effectual
yararlı
healthful
yararlı
nifty Adjective
yararlı
instrumental
yararlı
beneficial
yararlı
serviceable
yararlı
suitable
yararlı
nutritious Adjective
yararlı
advantageous Adjective
yararlı
worthwile
yararlı
helpful
yararlı
practical
yararlı
fructuous
yararlı
healthy
yararlı
kindly
yararlı
utilizable
yararlı
valuable
yararlı
wholesome
yararlı adımlar atmak
to take effectual steps Verb
yararlı araç
workhorse
yararlı bilgi
valuable information
yararlı bir iş yapmak
to exercise a useful trade Verb
yararlı bir şey
convenience
yararlı güç
mechanical (useful) effect
yararlı hizmet
valuable service
yararlı iş
useful trade
yararlı iş başlatmak
to have work started at one Verb
yararlı iş görmek
to perform useful work Verb
yararlı iş yapmak
to perform useful work Verb
yararlı öğüt
profitable advice
yararlı olduğu sürece biriyle temasta olmayı sürdürmek
to string along with sb Verb
yararlı olmak
to benefit Verb
yararlı olmak
to make oneself useful Verb
yararlı olmak
to stand someone in good stead Verb
yararlı olmak
to pay Verb
yararlı özellik
commodity Noun
yararlı şey
commodity Noun
yararlı şey
commodities
yararlı tekel
beneficial monopoly
yararlı ve güvenli kılmak
to tame Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

yararlı
Yarar sağlayan, faydalı